London Never Sleeps
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Hoş geldin .
Londra senin için Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri uyumuyor.
Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri buralarda takılmadın.

Aramıza son katılan https://lnsrplay.yetkin-forum.com/u398, Londra'ya hoş geldin!
Sitemiz bir rol oyunu sitesi olduğundan lütfen bu amaçla, Ad Soyad şeklinde kaydolun.
Rol oyununa başlamadan önce Başlangıç Rehberi'ni mutlaka okuyun.
London Never Sleeps toplu konuşma: Chatbox.
Rol oyunu puanlaması için: Tık.

 

 Kedi

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Juliet Venice Night
London I. Sınıf | Müzikal Tiyatro
London I. Sınıf | Müzikal Tiyatro
Juliet Venice Night


Mesaj Sayısı : 75
Nerden : Fransa

Kedi Empty
MesajKonu: Kedi   Kedi Icon_minitimePtsi Ocak 30, 2012 6:36 am

    Kedi Liv7 Kedi 00qfxr3c
    Joleigh Fortescue & Juliet Venice Night
    + Gece yarısı
    + Sokak
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Juliet Venice Night
London I. Sınıf | Müzikal Tiyatro
London I. Sınıf | Müzikal Tiyatro
Juliet Venice Night


Mesaj Sayısı : 75
Nerden : Fransa

Kedi Empty
MesajKonu: Geri: Kedi   Kedi Icon_minitimePtsi Ocak 30, 2012 7:01 am

    Venice başının dönüyor olmasını aldırmadan sigarasından bir nefes daha çekti ve ardından izmariti camdan aşağı fırlattı. Ciğerlerini yakan dumanı havaya üflerken gözlerini yumdu ve arabaların seslerine odaklandı. İngiltere'yi ve yaşadığı sokağı seviyordu. Geceleri boş sokakta sarhoş olmuş üniversiteli gençlerin kahkahaları ve hız limitini çoktan aşmış arabaların gürültüsünün onu bu kadar mutlu edebileceğini hiç düşünmezdi. Annesinin ne yaptığını merak etti. Telefonda sesini duyarken bile onu özlemeye devam ediyordu ve her geçen gün bu duyguya alışmak yerine, özlemi daha da artıyordu. Fransa'yı da özlemişti. Gözlerini açıp sokağı aydınlatan lambalardan birine odaklandı. Fazlasıyla parlak olan ışık gözlerini almıştı. Bir kaç saniye sonra tünemiş olduğu koltuğun köşesinde kıpırdanıp Joleig'e döndü. Elindeki kumandayı yine oyuncak etmiş, televizyondaki kanalları değiştirip duruyordu. Her kanalda iki saniye ya duruyor, ya durmuyordu. Ayaklarını uzatıp bir tekme savurdu.

    "Televizyon ve ben senden nefret ediyoruz."

    Joleigh üstüne alınmamış olmalıydı ki kanalları değiştirmeye devam etti. İkisi de pijamalarını giyişm, koltuğun iki köşesine sinmişti. Ortadaki yastıklardan birine uzanıp var gücüyle Joleigh'e fırlattı. Burnunu sıyırıp geçen yastık onu sinirlendirmeyi başarmıştı. Venice sinir bozucu bir şekilde gülümsedi ve Joleigh'in tekrar kendisine fırlattığı yastığı alıp kolunun altına gömdü.

    "Çok sıkıcısın."

    Gözlerini devirip ayaklarını koltuktan aşağı sarkıttı ve terliklerini giydi. Evdeki tek ses sürekli değişen kanallardan oluşan gürültüden ibaretti. Ayaklarını sürüye sürüye mutfağa geçti ve kahve makinesine yöneldi. Kırmızı ve beyaz renklerden oluşan mutfakta rengarenk bardaklar ve çeşit çeşit kaseler vardı. Joleigh'le belki de ortak olan tek noktaları, farklı desenlerle süslenmiş eşyaları seviyor olmalarıydı. İki tane bardak çıkarıp hazırladığı kahveyi bardaklara döktü ve tekrar ayaklarını sürüyerek koltuğa, Joleigh'e kahvesini uzatmaya gitti. Bu kez masanın başına oturmuş, tiyatro metnine odaklanmaya karar vermişti. Tamam müziği ve tiyatroyu her türlü seviyordu. Hatta, ikisi de vazgeçemeyeceği şeylerdi ama, bu oyun fazlasıyla sıkıcıydı. Üstelik Venice oyunu sevemediği için metni son dakikaya bırakmıştı ve şimdi bir hafta içerisinde seksen sayfayı ezberlemek durumundaydı. Boğazını temizleyip metinde yazılı olan karakterleri fısıldayarak okumaya başladı. İlk sayfayı bitirmişti, ama okuduğu hiç bir şeyi anlamıyordu. Jérôm'u düşünüyordu. Joleigh'den nefret ediyor olmasının sebebi oydu. Masmavi gözleri vardı ve simsiyah saçlrı, beyaz tenine çok yakışıyordu. Uzun boyluydu. Dudaklarını düşündü Venice. Dudaklarında ve sonra boynunda gezen dudaklarını. O kadar sıcaktı ki teni ve dokunuşları... İç geçirdi ve göz ucuyla Joleigh'e döndü. O da onu mu düşünüyor diye merak etti. Ne zaman Jéôm aklına gelse, Joleigh'den çok daha fazla nefret ediyordu. Basit bir kıskançlık değildi. Sorun Jérôm'u elde edebilen tek kişi olmamış olmasıydı. Aynı şekilde onu da öpmüştü, aynı şekilde ona da dokunmuştu. Öfkeyle metni itti ve gözlerini Joleigh'e dikti. Kızın tereddütlü bakışları Venice'inkileri bulmuştu. Ne demek istediğini bilmiyordu ama ağzını açtı.

    "Sesi duydun mu?"

    Joleigh'in lafı Venice'inkini kesmişti. Başta ne dediğini anlamadı fafkat sonrasında evde yankılanan miyavlama çok daha fazla kuvvetlendi ve Venice ayağa kalkıp sese yöneldi. Ses o kadar derinden geliyordu ki, kedinin evde olduğundan neredeyse emindi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joleigh Fortescue
Cambridge I. Sınıf | Moda Tasarımı
Cambridge I. Sınıf | Moda Tasarımı
Joleigh Fortescue


Mesaj Sayısı : 68
Nerden : Fransa

Kedi Empty
MesajKonu: Geri: Kedi   Kedi Icon_minitimePtsi Ocak 30, 2012 8:31 am

    İngiltere’nin havasına bir türlü alışamamıştı genç kız. Her an bulutlu olması onu rahatsız ederken, somurtmaktan bir hal olmuştu. Dışarıdan gelen gürültüye aldırış etmeden oturduğu yerden kanal değiştiriyordu. Bunun ne kadar sinir bozucu bir hal aldığını fark etse bile can sıkıntısı dünyadaki en kötü şeydi. Üstelik moraliniz fazlasıyla bozuksa ve sevdiklerini özlüyorsanız elinizden bir şey gelmez. İngiltere’nin kasvetli havasını üstünde hissederken yapabildiği tek şey sıkıntısını belli eden bir of çekmekti. Üzerine giydiği pembe renkli pijama teni ile mükemmel bir uyum sağlarken, kahverengi saçlarıyla bir tezatlık oluşturuyordu. Lakin ona her zaman pembenin yakıştığını düşünürdü, çocuksu bir renk olsa bile. Sevdiği ve kendine yakıştırdığı renkler bazen kişiliğiyle o kadar farklı oluyordu ki, bir süre sonra saçmaladığını fark ediyordu. Yaşadığı şu zaman dilimi de bıktığı günlerden biriydi. Ailesinin yanından ayrılmıştı ayrılmasına ancak en nefret ettiği insanla aynı evi paylaşıyordu. Okyanus rengi gözleri, elindeki sigarasını içine çeken yaşıtına kaydı. O iğrenç maddeden nasıl bir tat aldığını anlamasa da hafifçe öksürdü. Alerjisi olduğunu bildiği halde böyle bir şey yapmasından rahatsız olmuştu ancak belli etmemeye çalıştı kıza. Zaman geçtikçe kendisine söylenen lafları ve yastıkları görmezden gelmeye başlamıştı. İnada karşılık inat misali, atılan yastığı genç kıza doğru savurunca sinsice gülümsedi. Ev arkadaşının bazen çocuksu olduğu bir gerçekti. Hangi insan konuşmak yerine yastık atardı ki? Düşüncelerini doğrularcasına gözlerini devirdi ve kanal değiştirmeye devam etti. Neden adam gibi şeyler yayınlamazdı? Bunu hiçbir zaman anlayamamıştı. Aslına bakarsanız çok televizyon izleyen bir genç kızda değildi fakat bugün sıkı canı tutmuş, ne yaparsınız.

    Venice’in sıkıcı olduğu ile ilgili mırıldanmalarını durunca kıkırdamaya başladı. ‘‘Sen öyle san tatlım.’’ Genç kızın kendisini duymadığını bilmesine rağmen pek de umursamıyordu. Asla arası iyi olmamıştı zaten. Bu evde olması da onu seveceği anlamına gelmiyordu, sadece bir nevi ona katlanıyordu. Kafasını doğrularcasına sallarken televizyona bir kere daha lanet yağdırdı ve elbette ki bu sıkıca güne. Bunları kafasının bir köşesine atarken elinde desenli kupalarla dönen Venice’e baktı. Kendisine kahve yapması her ne kadar onu şaşırtsa da bunu belli etmemişti. Kahvesini dudaklarına dayarken, Fransa’nın kış zamanı aklına gelmişti. Ne zaman aklına kar gelse Jérôm ile geçirdiği günleri düşünürdü. Özellikle de kar zamanı birlikte geçirdiği günler eşsizdi. Sıcak çikolata içerken ettikleri sohbetler, sıcak elinin kendi elinden kopmaması, dudağına ve eline kondurduğu öpücükler… Aşk böyle bir şeydi onun için. Tabi, Venice’i düşününce sinirden kahroluyordu. Bir kara kedi misali aralarına süzülmüştü adeta. Acaba Jérôm şimdi kimi düşünüyordu? Hayallere tam dalacakken duyduğu ses ile irkildi. Başını biraz yukarıya kaldırdı ve duyduğu sesin gerçek olup olmadığını anlamaya çalıştı. Kedi miyavlaması? Bakışlarını Venice ile buluşturduğunda dudaklarından çıkan sözcükler düşüncelerine tercüman olmuştu. ‘‘Sesi duydun mu?’’ Miyavlama sesi arttıkça heyecanlanmaya başlamıştı. Kedilere bayılırdı ve evin içinde minik bir tüy yumağının olması onu mutlu ederdi. Venice oturduğu yerden kalkınca Joleigh’de onu takip etti. Sesin geldiği yöne doğru ilerlerken, Jo dayanamadı ve kapıyı açtı. Kapının birkaç metre ötesinde etrafa masum gözlerle bakan kediyi görünce hemen elinden fırlayıp sevimli yaratığa doğru yürümeye başladı. Yavru bir kediydi üstelik… Jo parmağı ile başını okşarken Venice’in de arkasında olduğunu hissediyordu. Onu bu soğukta dışarıda bırakacak kadar acımazsızda değillerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Juliet Venice Night
London I. Sınıf | Müzikal Tiyatro
London I. Sınıf | Müzikal Tiyatro
Juliet Venice Night


Mesaj Sayısı : 75
Nerden : Fransa

Kedi Empty
MesajKonu: Geri: Kedi   Kedi Icon_minitimePtsi Ocak 30, 2012 9:56 pm

    Venice'in sıcak gülümsemesi bütün yüzüne dağılırken, soğuktan titreyen kediye yaklaştı. Joleigh çoktan küçük kediyi kucağına almıştı. Annesinin kedisine benziyordu. Upuzun bıyıkları ve kabarık tüylerinden kapanan kocaman gözleri vardı. Beyaz postu çamurla kirlenmişti. Dizlerinin üzerine çömelip kedinin gri kulaklarını sevdi. Boğuk ve tiz miyavlama bütün binada yankılanıyordu. Fazlasıyla ürkmüş olmalıydı.

    Pat.

    Kedinin Joleigh'in kucağından sıçramasını sağlayan sesle iki kız da irkilmişti. İçerideki pencereyi açık unutmuş olmalıydı ki, kapı büyük bir hızla kapanmıştı. Korkudan hızlanan kalbini yatıştırmak adına derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı. O sırada Joleigh köşeye sinmiş olan kediyi sakinleştirmeye çalışıyordu.

    "Haydi onu içeri alalım. Anahtarı ver."
    "Anahtarı almadım ki. Arkamdan çıkan sendin."

    Pijamalarını çekiştirip irileşmiş gözlerini Joleigh'e dikti. Fazlasıyla tanındık bir apartmanda pijamalarıyla bu soğukta kapıda kalmıştı. Sokak kapısı sürekli açılıp kapanıyordu ve içeriyi dolduran buz gibi hava, her seferinde Venice'in çıplak kollarını titretiyordu. Kendini sakinleştirmeye çalışırcasına iç çekti ve gözlerini yumdu. Böyle zamanlarda cebinde sürekli barındırdığı şeyin telefon değil de anahtar olmasını tercih ediyordu. Kafasında yaptığı planlardan sıyrılıp Joleigh'e döndü. Olayın ciddiyetini fark etmemiş olmalıydı ki hala kediyle oynamaya devam ediyordu. Aldırmayıp düşünmeye devam etti. Darya'nın gelmesine daha saatler vardı. Arasa da telefonunu açmazdı. Yapmacık bir öksürükle Joleigh'in dikkatini kendisine yöneltti ve basamaklardan birine oturdu.

    "Harika bir iş çıkardın Joleigh. Suçunu telafi etmek yerine bir de kediyle oynamaya devam ediyorsun. Harika. İçeri birilerinin geldiğini ve bizi bu pijamalarla kapının önünde gördüğünü bir düşünür müsün lütfen..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joleigh Fortescue
Cambridge I. Sınıf | Moda Tasarımı
Cambridge I. Sınıf | Moda Tasarımı
Joleigh Fortescue


Mesaj Sayısı : 68
Nerden : Fransa

Kedi Empty
MesajKonu: Geri: Kedi   Kedi Icon_minitimeÇarş. Şub. 01, 2012 9:46 pm

    Kedisi ciddi anlamda korkmuş gibiydi. Joleigh, kapının kapanmasına rağmen onunla oynamaya devam ediyordu. Normalde hayvanlarla fazla iyi anlaşamazdı ancak bu kedi içinde bir sıcaklığın oluşmasına neden olmuştu. Gülümsedi ve uzun parmağı kedinin patisine doğru uzattı. Tüy yumağı ise genç kızın elini yakalamak için büyük bir çaba sarf ediyordu. Bir ara o kendinin şaşkınlığına kahkaha atarak gülmüştü. Boncuk gözleri ara sıra Joleigh’in okyanusu andıran gözlerine çarpıyordu. Yanına Venice’i fark eder etmez öksürüğü de birlikte gelmişti. ‘‘Harika bir iş çıkardın Joleigh. Suçunu telafi etmek yerine bir de kediyle oynamaya devam ediyorsun. Harika. İçeri birilerinin geldiğini ve bizi bu pijamalarla kapının önünde gördüğünü bir düşünür müsün lütfen...’’ Joleigh, bakışlarını genç kıza çevirince sıkıntı ile ofladı. Gözleri alev saçıyordu adeta, açık mavi okyanuslar kapkara bulutlara yer vermişti. ‘‘Benim suçum mu? İlk önce suçu kendinde ara Venice!’’ Önüne döndü ve kartopu ile oynamaya devam etti. Darya’nın gelmesine daha çok vardı ancak suç Joleigh’in değildi. Evden en son çıktığı için Venice’in almasını gerektiğini düşünüyordu. Dudaklarını bükerken kedinin şaşkınlığına bir kez daha kahkaha attı. Birkaç saniye sonra kedinin paytak paytak yürüdüğünü fark etti ve minik bir hareketle kucağına aldı. Parmaklarını yalarken bir yandan da soğuk havayı içine çekerek bedeninin ürpermesini sağlıyordu. Bu kadar sessizliğin can sıkıcı olduğunu düşünerek bakışlarını Venice’e çevirdi ve konuşmaya başladı. ‘‘Uzun süredir konuşmuyorduk Venice. Okul nasıl gidiyor?’’ Bir anne edası ile davrandığının farkındaydı hatta belki ondan nefret bile ediyordu. Ancak kin tutacak kadar değildi. İçinde bir yerlerde onu sevdiğini söyleyen birileri vardı ancak yine de bunu dışarıya vuracak kadar aptal değildi. Kendisine şaşkın gözlerle bakan Venice’in tavrına karşı kaşlarını çatarak konuşmasına devam etti. ‘‘Hey, aynı evdeyiz ve konuşmamak beni rahatsız ediyor. Bu durumdan hoşnut değilim.’’ Yüzünü sertçe öne doğru çevirdi ve uykuya dalmakta olan kediyi yavaş yavaş okşamaya devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kedi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» küçük kedi seni.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
London Never Sleeps :: c i t y . o f . w e s t m i n s t e r :: Soho-
Buraya geçin: