Nicholas Davis Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Müzik
Mesaj Sayısı : 20
| Konu: Nick Davis Salı Ocak 31, 2012 1:23 pm | |
| Sınıf ;; Rada, Müzik Kişilik & Kurgu ;; Belki yetiştirilme tarzı sayesinde, tanışabileceğiniz en aktif insan olabilir. Haftanın neredeyse her günü bir planı vardır. Spor, müzik, arkadaşlar; saatlerini bir etkinlikle mutlaka doldurur. Değer vermediği insanlarla zaman geçirmek onun için vakit kaybı olduğundan etrafında belirli bir grup vardır. Kendi doğruları ve hayalleri konusunda fazla inatçıdır. Kibirinden kaynaklanmayan, tamamen kişisel bir özelliği olan alaycılığı bazen insanların onu yanlış anlamasına sebep olur. Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başlamış, çoğu ailenin çocuklarını küçük yaşlarda başlattığı klasik piyano dersini oda 6 yaşından başlayarak almış, daha sonra ek olarak gitara, kısa bir dönemde saksafona yoğunlaşmıştır. Müzik dışında bakıcısının ona kazandırdığı kitap okuma alışkanlığı belkide karşı cinsi anlama çabalarında ona en çok yardımcı olan etkendir. Örnek RP ;;- Spoiler:
Hazırda başka Rp'mi bulamadım malesef. Andrei, herzamanki rahat tavrıyla karşıdaki masada oturan kıza gülerek tezgahın üstündeki minik süt kutusunu kaptı ve önündeki kaseye boşalttı. Arada bir şeyler almak için dönerken, tam arkasında kalan pencereden içeriye süzülen güçlü güneş ışınları gözlerini rahatsız etmeye başlamıştı. Her ne kadar istesede perdeyi çekmedi, annesi, kendi deyişiyle Gloria, her an mutfakla bitişik salondan uyku gözlükleriyle pörtleyip, biraz D vitamimine ihtiyacı olduğunu ve en azından buna izin vermesini söyleyebilirdi. Yine de ifadesini bozmadı ve kaseye biraz mısır gevreği boşalttı. Aslında, ilk alındığında beyaz, üzerinde renkli sarmaşık motifleri olan fakat Andrei'nin kullanım alanında bırakıldığı için çizik içinde kalan kaseyi kaptı ve sevgili(!) kızkardeşinin karşısına, rahat sandalyelerden birine tünedi. Kaşığını kaseye daldırmadan önce önündeki dergiye iyice odaklanan kıza bir göz attı. İfadesi gayet ciddi görünüyordu, kimin kimle evlendiğini okuyupta kıskanmıştı, kim bilir. Kasesini kendisinden biraz uzaklaştırıp kaşığı yanına fırlattı. Reşit olduğundan beri asasını yanında taşıyordu. Bol şortun ufak cebinden taşan çubuk parçasını çekip kızın burnunun dibine soktu. "Biraz Exhilaro'ya ne dersin Oxana?" Kızın yüzünün kese kağıdı gibi buruşmasını, gevrek gevrek gülerek izledi. Nefesini tuttup kızaaran yanaklarını şişirmişti. Normalde doğal bir ifadesi olan -hatta güzel- kız şu an evcinlerine benziyordu. Asayı eliyle savuşturarak dergisini göğsüne bastırdı ve pis pis bakmayı sürdürdü. Yanındaki tabakta bir parça peynir ve sebze salatası türü birşeyler vardı. Yine şu muggle dergilerinden öğrendiği diyet saçmalıklarına başlamış olmalıydı, sanki yeterince zayıf değildi. Andrei vücut yapısı konusunda ailesi gibi zayıftı, hepsinin sapsarı saçları konusunda ise aynı şey söylenemezdi. Kesinlikle üvey olmalıydı, bu kızla kardeş olması mümkün değildi! Kurnaz bir bakışla asayla dergiyi dürtükledi. "Islanmasını ister miydin? Dilinimi yuttun ufaklık?" "Git başımdan Andrei! Anne, ben çıkıyorum!" Kız ani bir hareketle sandalyeden kalktı ve dergisiyle birlikte kapıdan dışarıya fırladı. Çocuk amacına ulaşmanın verdiği mutlulukla kaseyi silip süpürürken üzerine düşen gölgenin sahibini farketmedi. Son lokmayı ağzına tıktı ve derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. Annesinin İtalya'dan getirdiği şu sandalyeler oldukça rahattı aslında. Gününü planlamaya çalışırken gölgenin huzursuzca kıpırdanmasıyla kendine geldi. "Andrei, konuşmamız gerek, fazla uzatmayacağım. " Gece gözlükleriyle beklediği annesi, düzgünce taranmış saçları, günlük kıyafetleriyle karşısında dikiliyordu. Şaşkınca mavi gözlerini kırpıştırıp yanını işaret etti. Neydi bu şimdi? Acaba Oxana'da bu yüzden mi çıkmıştı? Konuşulması gereken bir şey olduğunu herkes biliyordu, Andrei ve Rusya'da yeni fazla-genç-karısıyla yaşayan babası hariç. Annesi tek bir hareketle kaseyi ve masadaki diğer kirli şeyleri lavaboya kendi kendilerine yıkanmak üzere gönderirken bakışlarını genç kadından ayırmadı. Makyajsız dahi insanı etkileyen yüzü biraz yorgun görünüyordu. Sandalyeyi çekip otururken endişeli gibiydi. "Babanla konuştum. Oraya gitmeni istiyor." Andrei derin bir nefes aldı, bu muydu yani? Oxana'yı sinir ederkenki gülüşüne geri döndü ve bunda ki sorunun ne olduğunu sormak için ağzını açtığında -susturuldu. "Bir süreliğine değil. Tamamen. " İşte bu hiç, hiç iyi değildi. Anneside dünden razı olmalıydıki hemen kabul etmişti, kim bilir, belki yanlızca bir kaç saat önce O uyurken konuşmuşlardı! İki katlı koca evin, bahçesinin ardındaki caddeden gelen güçlü fren sesi her zamankinin aksine ikisinide sandalyelerinden sıçratmadı. Numara yapmada bir numara olduğunu biliyordu, başarılı bir sakinlikle başını salladı. " Tabii. Oxana'dan kurtulmak harika olacak. Ne zaman gidiyorum? " Bunu Gloria'ya sorması büyük haksızlıktı. En azından, istediğin zaman, demesini bekliyordu. Bir yandanda gidileceği tarihe karar verildiğinden emin gibiydi. İyice uzamış olan koyu kahverengi saçlarını karştırırken orada uğraşacak biri olup olmadığını merak etti. Kadın, bocalayan bakışlarla oğlunu süzüyordu. Hemen kabul etmesine şaşırmıştı belliki, belkide üzülmüştü. " Şey, gelecek hafta. İstediğin zaman bavullarını hazırlayabilirsin. " Yanlızca başını salladı ve elinden geldiğince ağır hareketlerle sandalyeden kalktı, üst kattaki odasına gitmek üzere merdivenleri tırmandı. Oxana'yla uğraşmak yok, gece yarısı onu uyandıran fren sesleri yok, perdeyi kapatınca D vitamini üzerine yarım saatlik nutuk geçen Gloria yok... Oraya gittiğinde sıkıntıdan patlayacaktı. Odaya girince sinirine hakim olamayıp kapıyı çarparken, aşağıdan gelen tek bir hıçkırık sesini duymamıştı.
| |
|
The Black Kitty meoow!
Mesaj Sayısı : 228
| Konu: Geri: Nick Davis Salı Ocak 31, 2012 1:49 pm | |
| Nicholas Davis, RADA, Müzik öğrencisi. Karakter ID'si 8395137. Şöhret puanı, 20.
& Tebrikler, London Never Sleeps'e hoşgeldiniz... | |
|