London Never Sleeps
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Hoş geldin .
Londra senin için Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri uyumuyor.
Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri buralarda takılmadın.

Aramıza son katılan https://lnsrplay.yetkin-forum.com/u398, Londra'ya hoş geldin!
Sitemiz bir rol oyunu sitesi olduğundan lütfen bu amaçla, Ad Soyad şeklinde kaydolun.
Rol oyununa başlamadan önce Başlangıç Rehberi'ni mutlaka okuyun.
London Never Sleeps toplu konuşma: Chatbox.
Rol oyunu puanlaması için: Tık.

 

 Busted!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
William Moore
London Central IV. Sınıf
London Central IV. Sınıf
William Moore


Mesaj Sayısı : 199

Busted! Empty
MesajKonu: Busted!   Busted! Icon_minitimeCuma Nis. 27, 2012 1:09 pm

Busted! IbSovXWkFJuwu


En son William Moore tarafından Cuma Nis. 27, 2012 1:59 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://asosyalmonologlari.tumblr.com/
William Moore
London Central IV. Sınıf
London Central IV. Sınıf
William Moore


Mesaj Sayısı : 199

Busted! Empty
MesajKonu: Geri: Busted!   Busted! Icon_minitimeCuma Nis. 27, 2012 1:40 pm

Yelkovan yuvarlak saatin içine işlenmiş iri dokuz sayısına nazlı nazlı ilerlerken neredeyse sınıftaki her öğrencinin gözü saatteydi. Öğretmen bunu on dakika önce anlamış lakin istifini bozmamayı gurur meselesi saydığından ısrarla konuyu delicesine kendi kendine anlatıyordu. Bristol'den gelme sarışın çocuk sertçe Will'i dürttüğünde Will Batman Beyond'un ilk sayısının on beşinci sayfasındaydı. Masanın altına, kitapların arasına gizlediği çizgi romandan başını kaldırıp kısa saç kesimli çocuğa baktı tersçe. "Beş dakika." diye fısıldadı çocuk gizli bir sırrı onunla paylaşıyormuşçasına. Will omuz silkti, zaten derslerle ilgisi olan biri değildi, dinlemediği bir dersin bitmesine sevinecek hali de yoktu. İstese Opera'nın Hayaleti taklidi yaparak bile sınıftan çıkabilirdi. Kendini dışarı attırabilecekken neden dinlemediğin bir ders bitsin diye sevinmesi gerektiğine anlam veremiyordu. Sayfayı çevirirken okul zili kulak tırmalayan tonuyla sınıfı doldurdu. O an oradaki her birey ders öncesi konuşup anlaşmış gibi önceden hazırladıkları çantalarını yüklenirken bir uğultu eşliğinde sınıftan çıkıyorlardı. Öğretmenleri, üzerinde renkli çiçekler bulunan ve hippilerce rağbet gören uzun eteklerden birini giyen old-school görünüşlü geometri hocası Bayan Macphee, öğrencilerin bir umut kendisini dinlemesi adına yüksek sesli ödevlerini bağırıyordu. O an içeride onu duyanlar bile hoca ödevi söylediğinde dışarıda olduklarını savunacaklardı. Çünkü ödevi yapsanız bile yapmayanların gazabından korktuğunuzdan söyleyemezdiniz. Görünmez okul kuralları.

Haftasonu! Çocukları çılgınlar gibi kaçma isteğiyle dolduran hafta sonunun eğlence vaadiydi. Cuma günü son dersin bitimiyle her hafta olduğu gibi çılgınlarca içip etrafa zarar verecekleri parti arayışlarına girerlerdi. Will bunlara dahil olmuyordu, zaten bir yerde tarihe geçecek bir parti oldu mu 'tayfası' nın haberi olurdu. Adamlar bu konuda borsacı gibi yetenekliydi, Will onlarla beraber hiç gittiğine pişman olacağı bir partiye gittiğini hatırlamıyordu- biri hariç. Birinin babaannesi ile saatlerce tombala oynamak zorunda kaldıkları bir tane vardı, tombala lafını yan anlamlı düşündüklerinden ötürü olmuştu o da. Bir tane. Herkese olur.

Dolabının önüne gelip elindeki kitapları dolabı açtığı gibi içeri attı ve sırtını dolap kapağına vererek dolabını yeniden geri kapadı. İçerideki kitap ve kıyafet çığı bir gün başına dert olacaktı. Her seferinde onları toparlaması gerektiğini hatırlatıyordu kendine. Ve her seferinde... Eh, durumu tahmin edersiniz. Joffrey denen elemanlardan biri ödünç istediği kitabı dolabından alma cesareti ile kapağı açtığından beri biraz daha 'az' tehlikeliydi. Gene de bunun bir çeşit yarışma olması durumunda en dağınık öğrenci ödülünü zorlanmadan alabilirdi. Arka cebine kıvırıp tıktığı çizgi romanı çıkarıp yürürken okumayı planlıyordu ki iki adet el annesinin daha bu sabah ütüleyip giymesini tembihlediği çizgili yeşil gömleğin yakalarına yapışıp onu sınıfa çekti. Gözlerinin önündeki görüntü hız sebebiyle bulanıklaştığından herhangi bir sebepten ötürü kızdırdığı -bu kumar, borç ya da kazıklanma durumları olabilirdi- okulun kabadayılarından birine denk geldiğini düşünüp gerildi ama eller bir ayı pençesini andırmadığından -ve neydi o, oje mi?- konunun yiyeceği dayak olmadığını fark etti. Sırtını duvara vuran sarışın kızın adı Annie idi ve boğazına yapışmasının sebebi bambaşka sebeplerdi. Kızın ojeli parmağı gömleğinin düğme çizgisi hizasında aşağı, kemere doğru kaydığında Will'in kaşları çatılmıştı. "Sırası değil desem bana kızar mısın Annie?" diye sordu, kızın tokat atma ihtimaline karşı kollarını kızın omuzların koyup. Yüzüne o an için hiç bakmamış olan kızın gözleri öfkeyle büyürken sonunda gözleri Will'e doğru kalktı. Bu bir nevi cevap olmuştu. "Ama haftasonu?" dedi Will, kurtulmak istercesine bahane olarak. Annie'nin gözleri kısılmıştı. "Evet haftasonu. Herker okulu boşaltıyor. Kimse buraya uğramayacaktır." Tanrım, okulun sütlerine afrodizyak kattıklarından şüphelenmeye başlamıştı artık. Aslında bu durumdan fazla rahatsız değildi, sonuçta dayak yiyor da olabilirdi o an, ama vicdan azabı gibi bir durum söz konusuydu. Annie'ye karşı en ufak bir sempatisi yoktu, hatta işin özü, kızın bir devekuşundan bile aptal olduğunu düşünüyordu. Ama güzeldi, okulun en arzulanan kızlarından biri olabilecek kadar güzeldi, insanı baştan çıkarmasını biliyordu ve sarhoşken kim olduğunu bilmeden, daha doğrusu umursamadan, aralarında bir şeyler yaşanmıştı. Olmayacak şeyler değil. Herkesin başına gelebilir. Ehem.

Kız boynunda koyu kırmızı rujların izlerini bırakırken Will tavana bakıp nefesini verdi. Belki Annie'yi başka biri gibi düşünebilirse... Daha güzel değil de, kız yeterince güzeldi zaten, daha zeki... Gözlerini kapayıp karşısındakinin eski filmleri izlemeyi seven, geceleri oldies müzikler dinlerken mentollü sigara içip yeraltı edebiyatından seçmeler okuyan bir kız olduğunu hayal etti. Aslında bu yapımına uzun emek harcanmış barbie saçları yerine siyah, kısa kesilmiş saçları olsa...Kahkül de fena olmazdı. Gözlerini kapayıp aklındaki kızın hayali uçup gitmeden önce boynunda gezinen yüzü kendine çekti ve kızın şaşkınlıkla verdiği sıcak nefesi içine alıp aralık dudaklara yapıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://asosyalmonologlari.tumblr.com/
 
Busted!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
London Never Sleeps :: s c h o o l i n g :: London Central Secondary School :: III. Kat-
Buraya geçin: