London Never Sleeps
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Hoş geldin .
Londra senin için Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri uyumuyor.
Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri buralarda takılmadın.

Aramıza son katılan https://lnsrplay.yetkin-forum.com/u398, Londra'ya hoş geldin!
Sitemiz bir rol oyunu sitesi olduğundan lütfen bu amaçla, Ad Soyad şeklinde kaydolun.
Rol oyununa başlamadan önce Başlangıç Rehberi'ni mutlaka okuyun.
London Never Sleeps toplu konuşma: Chatbox.
Rol oyunu puanlaması için: Tık.

 

 Evet o benim, canım.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Ivy Lilian Monroe
Oyuncu & Model
 Oyuncu & Model
Ivy Lilian Monroe


Mesaj Sayısı : 6

Evet o benim, canım. Empty
MesajKonu: Evet o benim, canım.   Evet o benim, canım. Icon_minitimeCuma Mayıs 11, 2012 11:25 pm

Simsiyah saçlarını ve dikkat çekecek derece düzgün vücut hatlarını gizleyebileceği bir güneş gözlüğü yoktu, ne yapabilirdi ki? Eşofman giyip, şapka ve gözlük taksa bile onu tanıyabilecek derecede saplantılı hayranları olmuştu. Bu işin sonu nereye varacaktı bilmiyordu. Şöhreti o istemişti, evet sonuçlarına da katlanacaktı. Mutsuz muydu? Hayır hiç de değil. Sevdiği yönler ağır basıyor bile denebilirdi. Ünlü olmanın normal bir insan olmaktan tek farkı daha fazla insana tahammül etmek zorunda olmanızdı. Sabrının son sınırı gittikçe yükseliyordu. Hatta neredeyse artık sabırlı biri olduğu bile söylenebilirdi. 20 metre önce kendisine el sallayarak "Bu sabah nasılsınız bayan Monroe?" diyerek 32 diş gülümsemesi ile sözde hatrını soran ünlü avcısı Thomas'ı başıyla selamladıktan sonra telefonu çalıyormuş gibi yaparak adımlarını hızlandırmıştı.
Düşmekte oldukça hevesli görünen güneş gözlünü bir eliyle yüzünde tutmaya çalışırken diğer elini çantasının içinde gezdiriyordu telefonunu bulmaya çalışarak. En sonunda pes edip derdinden çektiği bir "off" ile çantasını yakınındaki banka doğru atıp kendisini de çantanın hemen yanına attı. Gözlüğünü yavaşça çıkarıp yukarı doğru iterek saçlarının üzerine yerleştirdikten sonra gözlerini bir an için kapatmıştı ki oturduğu yere doğru yaklaşan bir kaç çift heyecanlı ayak sesi bir an süren huzurunu bozmuştu bile. Gözünü açtığında karşılaşacağı manzarayı o kadar iyi biliyordu ki. Derin bir nefes alıp konsantre olduktan sonra kocaman sıcak bir gülümseme ile gözlerini açtı. İşte beyninde canlandırdığı ve son 3 senede milyarlarca kez yaşadığı o anlardan biri. Oturduğu bankın bir metre ötesinde kiminin elinde telefon, kiminin elinde kağıt kalemle duran bir grup heyecanlı ergen gözler. Hepsi de ağzından çıkacak tek bir kelime için nefesini tutmuş Ivy'nin gözlerinin içine bakarken; "Nasılsınız gençler? Yürüyüş için ne güzel bir hava değil mi ama?" O ağzını açtığı andan itibaren telefonlardan "click" sesleri gelmeye başlamıştı bile. Gülümsemesini hiçbir şekilde eksiltmeden sürdürmüştü kelimeleri dudaklarından dökmeye. Her bir harfte, her bir hecede daha da hipnotize oluyor gibilerdi. Tanrı aşkına, üzerinde salaş bir tshirt ve kot pantalon vardı. Converse ayakkabıları ve spor çantası ile gerçekten ekranlarda göründüğü kadar seksi miydi yoksa bu ergenler akşam rüzgarı yiyip algılarını mı bozmuştu Thames kıyısında.
İçlerinden biri nihayet son yarım dakikadır süren hipnotize kıvamıdanki havayı bozarak söze girişmiş. Beceriksizce elindeki fotoğrafı ve kalemi ona doğru uzatarak imza istediğini göstermeye çalışmıştı. Ivy fotoğrafı almak için uzandığında bunun dün akşam talk show programı öncesi kuliste çekerek twitterına yüklediği fotoğraf olduğunu gördü. Ne ara görmüşlerdi de çıktısını almışlardı. Dahası burada olacağını biliyorlar mıydı yoksa yanlarında sürekli onun fotoğrafları ile mi geziyorlardı ? Detayları daha fazla düşünmek istemedi çünkü hayranların neler yapacağının sınırları olmadığını bir nebze de olsa öğrenmişti 3 yılda. Çekingen kızın uzattığı fotoğrafı kocaman bir gülümseme ile imzalarken bir yandan telefonlardan ve fotoğraf makinelerinden gelen click seslerine aldırmayarak "Çok güzel görünüyorsun, dün gece harikaydın televizyonda, filmini merakla bekliyorum" vb cümlelere tebessümle ya da başını sallayarak yanıt veriyordu. Bir kaç dakika kadar süren bu heyecanlı ergen kalabalığının ardından bu kez telefonu gerçekten çalınca çantasından beyaz iphone'unu çıkarak gençlere doğru el salladı ve hızlı adımlarla nehrin diğer ucuna doğru kıyıdan yürümeye başladı. "Elbette gördüm, bir kaç saate ofiste olacağım. Jameson moronuna söyle ergenler gibi twitterdan hayranlarına sataşmayı kessin."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Evet o benim, canım.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
London Never Sleeps :: c i t y . o f . l o n d on :: The Thames-
Buraya geçin: