London Never Sleeps
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Hoş geldin .
Londra senin için Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri uyumuyor.
Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri buralarda takılmadın.

Aramıza son katılan https://lnsrplay.yetkin-forum.com/u398, Londra'ya hoş geldin!
Sitemiz bir rol oyunu sitesi olduğundan lütfen bu amaçla, Ad Soyad şeklinde kaydolun.
Rol oyununa başlamadan önce Başlangıç Rehberi'ni mutlaka okuyun.
London Never Sleeps toplu konuşma: Chatbox.
Rol oyunu puanlaması için: Tık.

 

 kuzu. aklıma bu geldi.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nythera Dolores
Barmen
 Barmen
Nythera Dolores


Mesaj Sayısı : 56

kuzu. aklıma bu geldi. Empty
MesajKonu: kuzu. aklıma bu geldi.   kuzu. aklıma bu geldi. Icon_minitimePerş. Şub. 02, 2012 5:57 am


    Nythera Dolores & Graham Lancaster
    Bu bizim ilk rpmiz üç yıldır, çok duygusallıyız. Neyse işte yalnız kızımız yeterince iyi saklanamadı mıı houhouhou? Mı diyim ne diyim, demiyim. Ya öyle şeyler işte.


    Gece gelen ilham perisinin burnunu sıksınlar. Ne zaman yazar pozisyonda olmasam uğrarlar hep. İyi ki bir içimizdekileri dökelim dedik. Ayrıca içimizdekileri dökmek deyimi de çok saçma geliyor düşününce. Düşünmesen de gelir. Ben düşünmedim mesela, direkt saçma diye yankılandı anlamı beynimde. Ama bu biraz da benim gerçekçi oluşumdan kaynaklanıyor sanırım. Ya da genel olarak her şeyin saçma geldiği ergenlik dönemini bitiremedim. Ve ben niye bu konu hakkında bu kadar çok düşündüm bilmiyorum. Neyse, barda kıçını koyacak yer bulamıyor insan affedersiniz. Gerçi ne diye bu şikâyette bulunuyorsam, barmen olan benim sonuçta. Herhalde oturmayacaksın Nyt, salak oluveriyorsun bazen. Kaldır poponu endamını görsünler diyorum içimden. Bu özgüvenin nedeni ne? Sonra bu iç hesaplaşmalarımı boş olduğum bir zamana saklayarak gelen müşterilerle ilgilenmekle görevlendiriyorum kendimi.
    İki kız ve bir oğlan tabureleri çekiyor. Başka bir yerden çıkmış gelmişler gibi sanki üçü de, önceden kafayı bulmuşlar. Bir de sonunun yatakta biteceği belli. Üçlüyü hiç denemedim, fırsat olursa neden olmasın diye düşündürtüyor ve kadınlardan kızıl olanı nefis. Tek kelimeyle nefis. Hani çok acıkırsınız, hiç paranız yoktur bu yüzden bir şey de alamamışsınızdır ve ta-ta-ta-tam kapıyı açtığınızda annenizin enfes kekinin masanın üzerinde olduğunu görürsünüz, o gibi bir şey. Ben o anı yaşamayalı çok uzun zaman oldu ama. Kıza dönelim. Tüm fantezilerimin odağı olabilir sanırım. Diğer kızın vücudu olmasa şu an onların yanında olmazdı bence veya yatakta çok iyidir, orasını bilemiyorum. Ama erkek berbat. Tam bir domuz. Yani suratı domuza benziyor. Gerçi bana ne ki? Ne istediklerini soruyorum; lakin birinci denemem başarısız oluyor. Üçü de bana bakıp tekrar birbirlerine dönüyorlar. Böyle anlarda sinirlerime hâkim olamıyorum işte. Aslında çoğu durumda hâkim olamıyorum. Sabırlı biri olamamam kötü. Ama bu davranışa karşılık asabi olmamam da beklenemez herhalde? Yüzümün aldığı hal bomba misali. Yüksek sesle tekrar soruyorum. ‘’Ne istersiniz?’’ Beden dilimi konuşturtmuş olacağım ki, kızıl olan diğerlerini de dürtüp soruma yanıt veriyor, verdiriyor. Bir tekila, iki votka hazırlandı! ‘’Buyrun.’’
    Barın en sevdiğim özelliği çalınan müzikler. Ama sesi çok açık olunca rahatsızlık verebiliyor. Dekorasyonunun da çok zevkli bir mimardan çıktığı belli. Duvarlar kan kırmızısı renginde ve duvar ortasından geçen, mekânı saran aynalardan herkesi görmek meraklılar için hoş. Kenarlara atılmış yirmi koltuktan kimi üçlü, kimi tekli. Hepsinin rengi siyah, kadifeden. Lambalar çok süslü gerçi. Işıltılı siyah taşlar sarkıyor her birinin altından. Yine de kendimi bir vampir dizisinde oynuyormuşum gibi hissetmeden yapamıyorum. Lakin ortalıkla mermer tenli, kaslı, tanrısal varlıklar yok, ne üzücü. Bunları düşünürken bir yandan servis yapmak yorucu oluyor, hele ki benim gibi üşengeç bir insan için. Hayattan bezmiş bir halde gözlerimi kapıya dikiyorum, iş bitse de eve gidip Grace’i görebilsem. Belki bana masaj yapar. Belki ayaklarımla oynar. Belki duşa gireriz birlikte. Belki… Biseksüel olmamdan endişeleniyor mu bilmiyorum; ama ben onun gibi bir güzelliğin yanında yaşadığım için acayip mutluyum. Kapıdan biri giriyor yine, buraya doğru ilerliyor. İnsanı hayalleriyle bırakmıyorlar ki. Yüzündeki aşinalık yaklaştıkça daha çok artıyor. Bir, iki, üç, beş adım derken hop dayanıyor bar platformuna. Donup kalıyorum. ‘’Abi?’’


En son Nythera Dolores tarafından C.tesi Şub. 04, 2012 8:03 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Graham Lancaster
Finans Danışmanı
Finans Danışmanı
Graham Lancaster


Mesaj Sayısı : 5

kuzu. aklıma bu geldi. Empty
MesajKonu: Geri: kuzu. aklıma bu geldi.   kuzu. aklıma bu geldi. Icon_minitimePerş. Şub. 02, 2012 1:15 pm

"Bir daha düzenli olarak pilates yapan bir kadınla sevişmem. ASLA." dedi, üstünde iç çamaşırı, saçı başı dağılmış, hiçbir şeyi umursamaz bir halde mutfağa girerken. Her yeri ağrıyordu resmen. Yorgun hissediyordu ve saatin kaç olduğuna dair bir fikri olduğunu söyleyemeyecekti. Mutfak masasında, önünde bilgisayar, yanında bir fincan kahveyle birlikte oturan arkadaşına baktı ve gidip elinden kahveyi alarak karşısına oturdu. Onu hiç sallamamış olan Gabriel kafasını bile kaldırmadan karşılık verdi. "Yanlış, Graham. Doğrusu bir daha tanımadığım kadınlarla sevişmem olmalıydı. Ya da burnumu boka batırdığımda başka birini aramalıyım. Sen seç." Buzdolabının yanında duvarda asılı duran saat zamanı yedi olarak gösteriyordu, akşam olan. Gabriel'i umursamadı. "Hasiktir. Kaç saattir uyuyorum ben lan?" "On. Belki on bir. Bilemiyorum. Seni karakoldan toplayıp buraya taşırken saate bakmayı akıl edememişim, kusura bakma." "Teşekkürler, anne." diye mırıldandı arkadaşına alayla. "Cidden Graham. Ne zaman doğru düzgün bir adam olacaksın merak ediyorum. Bir gün beni bile arayacak halin olmadığında bokun içinde boğulursan şaşırmam." Umursamaz bir meh sesi çıkardı önce, ama sonra bu adamın kendisini nasıl gözettiği aklına gelince bencil bir orospu çocuğu gibi davranmaması gerektiğine karar vererek kahveyi geri verdi sahibine ve kendine yapmak için yerinden kalktı. "Takma o kadar Gabe. Şikayetim var gibi mi duruyorum." "Olmalı." "Ama yok. Herkes sen olamıyor. Ben elde edebildiklerimle mutluyum ve götümü kurtardığın için de teşekkür ederim." Saate baktı, elindeki fincandan büyük bir yudum aldı ve mutfaktan çıkmak için bir hamle yaptı. "Ben çıkıyorum." "Siktir git. Az önce konuştuk daha ama beynin çok ayrı yerde akıllanacağın yok senin. Bu gece kapımda ölsen içeri giremezsin Lancaster." "Bana dayanamayacağını biliyorsun güzelim. Hem söz, bu gece seks yok. Seni aldatmayacağıma emin olabilirsin." "İçimi rahatlattın." Gabriel öyleydi, aile gibi bir şeydi hatta. Ne yapsa yanında olup koruyordu ya da arkasından dağıttıklarını topluyordu. Kendi ailesi tuhaf bir kavram olunca Gabriel'le büyümüştü neredeyse. Nerede olduğunu bilmediği kardeşini Gabriel'in çeyreği kadar sevmiyordu mesela.
Hazırlanıp çıkınca günler öncesinden gitmeye karar verdiği bara doğru yol aldı. Çıkarken söz verdiği gibi, bu gece seks yoktu ama hem birini görmeyi planlıyordu hem de içki içmezse baş ağrısını unutamayacaktı. Gerçi sonra yeni bir baş ağrısı daha gelecekti ama eve gidecek kadar keyifli olmak istiyordu sadece. Lüks, şehrin bu yakasında pek çok insanın, pek çok zengin piçinin asla gitmez göründüğü ama kapısından ayrılmadığı bir yerdi. Bok gibi parası olan itlerin asaletlerine yakıştırmadıklarından sahte kimliklerle fink attığı bir yerdi. Seksi garsonları ve fazladan birkaç dolar karşılığında iyi mal ve güzel kadınların el değiştireceği bir yerdi. Sadece bunu artık daha asil kalıplar altında götürüyorlardı. Yoksa bir sikin değiştiği yoktu, Graham hangi soyun bokuysa bu mekan da geldiği köklerin pisliğini üstünü örterek kapatıyordu.
İçeri girdiği anda alışkın olduğu üç beş vücut, kalçalarından tanıdığı bir kadın, yeni olduğundan emin olduğu fazladan bir barmen çarptı gözüne. Yeni olduğundan emindi çünkü altına giren vücutları unutmazdı. Sadece adlarını, belki bazen yüzlerini ama asla vücutları değil. Ve bu barın garson-barmen stoğunu çoktan elden geçirmişti. Bara yönelip bir içki söyleyecekken 'belki başka bir gece' diye düşünüyordu. Çünkü gerçekten bir gece önce bir haftalık enerjisini içinden sökmüşler gibi hissediyordu. O anda dikkati başka bir kadının biçimli bacaklarına kaydı ve tam o anda yıllardır duymadığı bir ton konuştu. "Abi?" Siktir! Ne abisiydi öyle, babasının piçleri mi dolanıyordu etrafta. Başını kaldırıp karşısındaki yüzü süzdü ve alayla güldü tanıyınca bildik hatları. Abbey Lancaster, uyduruk bir barın fahişe barmeni görünümünde, aralarında sadece bar platformu varken yüzüne bakıyordu. Yıllar önce giden kardeşiyle alakası yoktu. "Vaay," dedi şaşkın bir tonla birlikte uzun bir ıslık çalarak. "N'aber Abbey? Oldukça iyi bir hayat sürmeye başlamışsın görüyorum ki." "Nythera." diye düzeltti kız tek tonla. Ne demek istediğini anlamaya çalıştı bir an için. Sonra gerçekten içten bir kahkaha attı. "Yeni adın bu mu? Sahiden mi? Kiminkini ağzına alıyordun diye sormalı mıyım? Nereden buldun o şeyi?" Başkası olsa, belki Gabriel, kardeşiyle böyle konuşmasını oldukça yadırgardı. Ama on seneye yakındır kardeşlik bağları olmadığını düşününce herhangi bir kadına, herhangi eski bir tanıdığa davranır gibi davranacaktı elbette. Ne bekliyordu, sarılmasını mı? Kızın tepki bile vermeden düz bir biçimde bir önceki cümleyi atlayıp başka bir alanda konuşmasını izledi. "Ne istiyorsun?" "Senin için gelmiş olma ihtimalim var mı Abbey? Bak," dedi eliyle arkadaki raflardan birini göstererek. İthal, saf Fin votkası duruyordu parlak gösterişli bir şişede. "görüyor musun şunu?" Abbey dönüp gösterdiği yere baktıktan sonra neyi kastettiğini anlamış, başını sallayarak önüne döndü. "Hah, işte o şişeyi burdan aldığın maaşla birinin altına girmeden asla alamazsın. Ama ben alabilirim. O yüzden indir onu ordan ve bana bir bardak ver. Sonra istersen yıllardır ne boklar yediğini konuşuruz, ne dersin sevgili 'kardeşim'?" Graham tam bir piç gibi davransa da kardeşini geçmişte merak etmemiş değildi. Ailede katlanabildiği tek kişi kardeşiydi hatta. Ama şu an karşısındaki kadını tanımıyordu ve kim nederse desin geçen onca sürenin ardından saçma aile muhabbetleri ve duygulu sahneler sikindeymiş gibi davranmayacaktı. Şu an karşısında duran Nyphera, Nyenna ya da ne boksa adını seçmiş kadın Abbey değildi. Sadece altına alıp sabaha kadar beceremeyeceği tanımadığı bir kadındı. Başka bir özelliği de yoktu o an kendisi için.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nythera Dolores
Barmen
 Barmen
Nythera Dolores


Mesaj Sayısı : 56

kuzu. aklıma bu geldi. Empty
MesajKonu: Geri: kuzu. aklıma bu geldi.   kuzu. aklıma bu geldi. Icon_minitimeCuma Şub. 03, 2012 1:23 am

    Liseyi bitirmeden evden kaçıp Londra’ya adımımızı atalı beş sene geçmişti sanırım Grace ve Rochelle’le. Durun hesaplayayım, biir, iki…beş eh evet beş sene. Ama Graham da ben kaçmadan beş sene önce orada burada orospularla yataktan yatağa girip evin yolunu unuttuğundan on yıldır abi-kardeş bağımız göte dönmüştü. On yıldır suratlarımızı görmememize rağmen onu tanıyabilmemin nedeni hala piçlere özgü tavırları ve kurnaz yüz ifadesiyle karşımda durup sergilediği tavrıydı, eskisi gibi. Küçükken bile bana bu şekilde baktığında gözlerini oyup yerini oyun hamurlarıyla doldurmak istiyordum, pek bir şey değişmemiş olduğunu fark ettim şu an hissettiğim şeylerden yola çıkarak. Ben onu tanıdım tanımasına da, onun benim geçirdiğim değişim hakkındaki yorumlarını bilemiyorum. Bazen ben bile anlayamıyorum buram ne zaman bu kadar keskin hatlı oldu? Ergenlik sivilcelerimin son izleri nasıl kayboldu? Olumlu değişimler güzel tabii. Ama geçen yıllardan nefret ediyorum. Her gün biraz daha ölüme yaklaşmak, buruşukluğa doğru yol almak beni çok üzüyor. "Vaay, n’aber Abbey? Oldukça iyi bir hayat sürmeye başlamışsın görüyorum ki." ‘’Nythera.’’ Diyorum düzelterek. Adımı değiştirdiğimi bilmiyordu. Abbey Lancaster’dım, Lancaster ailesinin çalışkan ve terbiyeli kızı, ah ne sevimli! Diye o zamanları düşünmek hala acı veriyor. Adımı duyunca çok komikmiş gibi gülmeye başlıyor. Nasıl bir kahkaha atarsa atsın, umursamıyorum. Nythera güzel. Evet çok güzel bir ad tercihinde bulunmuşum, bir kez daha takdir ediyorum kendimi. "Yeni adın bu mu? Sahiden mi? Kiminkini ağzına alıyordun diye sormalı mıyım? Nereden buldun o şeyi?" Ebenin amından buldum Graham ve senin çükün, ağzıma aldığımın yanında denizde kum tanesi gibi bir şey kalır. Tanrım beni deli ediyor, deli ediyor. Karnını matkapla deşmek ve bağırsaklarını yaşlı nenelerin tığına geçirip onlarla örgü örmek istiyorum. Ne istersin ne öreyim abi? Hangisi daha çok lazım olur? Neyse sakinleşmeliyim, bir haşin ve bir kibirli insanın bir araya gelmesi hiç hoş karşılanmayabilir.
    Ne istiyorsun diye soruyorum ve pişman ediyor beni, her zamanki gibi kibirli bir şekilde "Senin için gelmiş olma ihtimalim var mı Abbey? Bak, görüyor musun şunu?’’ Gösterdiği yere bakıp tekrar ona dönüyorum ve evet anlamında başımı salladıktan sonra ‘’Hah, işte o şişeyi buradan aldığın maaşla birinin altına girmeden asla alamazsın. Ama ben alabilirim. O yüzden indir onu oradan ve bana bir bardak ver. Sonra istersen yıllardır ne boklar yediğini konuşuruz, ne dersin sevgili 'kardeşim'?’’ diyor. İstediği Fin votkasına uzanıyorum üst raftaki, neyse ki boyum uzun diğer barmen kızlar gibi yardım istemek zorunda değilim öbür çalışanlardan. İçkisini bardağa koyup uzatıyorum, gözleriyle bir şey ifade etmeye çalışıyor gibi oluyor; ama eğer öyleyse hiçbir bok anlamıyorum. Aslında ailede en çok şey paylaştığım insandı çok küçükken. Beni parka götürüp sallamışlığı bile var, çok iyi hatırlıyorum. Evet, Graham, sallamak, salıncak, kız kardeş? En olmaz denilenler bile olabiliyormuş işte. Belli belirsiz bir gülümseme oluşuyor suratımda. Sonra geçiyor ama. Ayrıca Graham’ın zerre kadar bir tepki vereceğini düşünmüyorum bu anıya karşı. Aman ne bok yaparsa yapsın. Şimdi Graham’ın yanındaki müşteriyle ilgileneceğim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Graham Lancaster
Finans Danışmanı
Finans Danışmanı
Graham Lancaster


Mesaj Sayısı : 5

kuzu. aklıma bu geldi. Empty
MesajKonu: Geri: kuzu. aklıma bu geldi.   kuzu. aklıma bu geldi. Icon_minitimeC.tesi Şub. 04, 2012 6:28 pm

Bok gibi, içki şişesinde kaybolurcasına içebilirdi. Kendini kaybetmesi için gereken içki eşiği yüksekti, hatta cinsel performansı, hatta elinin dilinin kontrolü. Hepsinde iyiydi işte.Ama kardeşinin yakınında olmak onu sinir ediyordu.Yani kardeş bile denemezdi, o kızı görmeyeli yıllar olmuştu. En son bıraktığı şeyle şu an karşılaştığının ise alakası yoktu. Mesela kendi kardeşi bariz kumraldı, ve dalgalı, güzel bukleleri vardı, bu küçük bar sürtüğü gibi ucuz boyanmış düz saçlar kendi kardeşine ait olamazdı.Ya da kendi kardeşi güzeldi işte, bu kadınsa güzelden çok seksi görünüyordu. Ama uğraşılmış bir seksilik. Yani kılığında abartılı bir şey yoktu ama kardeşinin geçirdiği işlemlerin hepsi seksi olabilmek adına yapılmış bir puzzle parçalarıydı. Ama şu an bunu düşünmeyecekti. Kardeşine odaklanınca etrafındaki güzellikleri kaçırıyordu çünkü. Mesela şu yanındaki kadının derin dekoltesi ve göğüsleri ona hoş bir saat geçirtebilirdi, ama hayır, Nypella ya da ne bok adı aldıysa işte, kardeşi, tam kadınla ilgili bir pozisyon düşündüğünde suratına bakıyor ve kadınlardan iğrenmesi için elinden geleni yapıyordu. Siktirsindi, bu gece seks yoktu ama seks hayali de olmayacaksa sikilmiş bir ayyaş gibi bar köşelerinde takılmasının anlamı neydi.
Elindeki şişeyi yarılamışken kafasında canlı porno çekimini sonlandırıp kardeşine odaklanmıştı. Nasıl bu kadar değişebildiğini aklı almıyordu. Kardeşinin iki yanındaki ateşli kadına, bariz biçimde lezbiyen olduğu belli olan ateşli kadın demek istemişti elbette çünkü kadın ona bir kere bakmadığı gibi az ileride bira dağıtan garson kızın kıçını dikizliyordu, cilvelenişini gördü. Kadının da ilgisini tamamen üstüne toplamıştı sürtük. Keskin bir ıslıkla kardeşinin dikkatini dağıttı ve kendisine gelmesini sağladı. "Ne var?" dedi kız sert bakışlarla. Elindeki dolu bardağı kıza doğru itti. "Çalışırken içebilesin diye ucuz lezbiyen ayaklarına yatmana gerek yok. Al iç ne kadar istiyorsan, göz zevkimi bozuyorsun." Kızın suratındaki sert ifadeyle bir an kalakaldı. Sonra ne olduğunu anlamış, bir kahkaha patlattı. "Ucuz lezbiyen ayağında değilsin, gerçekten öylesin." Kahkahalarla gülerken az kalsın yarısı dolu şişeyi devirecekti. "Ağır ol küçük orospu, mekanda ben varken güzel kadınlara yaklaşmayı düşünme bile. Ben yokken kimi yalayacağını seçebilirsin." Abbey yüzünde apaçık bir öfkeyle bakıyordu ona. Kendini savunurcasına ellerini kaldırdı, korkmuş taklidiyle. "Öyle bakma, homofobik falan değilim. Gerçi seni görünce olabilirim ama, normalde değilim. Benim kadınlarımdan uzak durduğun sürece seninle bile sorunum yok Abs." Abbey küçükken kendi adını bile söyleyemediğinde ona böyle seslenirlerdi. Ses bakımından bir farkı yoktu ama Abbey diyemiyordu nedense küçük çocuk. Şimdi kıçı açıkta gezen o velet kocaman bir sürtük olmuş, bar köşelerinde insanlara asılıyordu. Kadınlara. Dünyanın sonu gelsindi. Çünkü Graham eşcinsel kadın eğilimlerini yanlış bulmuyordu, elbette bulmayacaktı nefis bir görüntü sergiliyorlardı. Sanki sanat yapmak için sevişmek gibi. Ama iki kadının arasına, belki üç, belki de beş fark etmiyordu var olan taleple yetinirdi hep, başka bir erkek istemeden bunu yapmasını anlayamıyordu. Yani kadınlar istedikleri kadar aktif biçimde dillerini kullanabilsinlerdi, erkeklerin sahip olduğu o gevşek sallantının sertleştiğini hissetmek çok farklı olmalıydı. En azından Graham böyle düşünüyordu, bir dil ve bir sik arasındaki fark bariz olmalıydı. Kendisine kullanıldığına tercihi değişebilirdi ancak, dediği gibi kadınları anlayamıyordu.

*açık ara farkla asırlardır yazdığım en iğrenç ve en kısa rp olma ödülünü kazandı '^' ama sana demiştim bana bişey bırakmamışsın geliştiremem bunu çok yönlendirmem gerekir diye '^' *
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nythera Dolores
Barmen
 Barmen
Nythera Dolores


Mesaj Sayısı : 56

kuzu. aklıma bu geldi. Empty
MesajKonu: Geri: kuzu. aklıma bu geldi.   kuzu. aklıma bu geldi. Icon_minitimePaz Mart 25, 2012 1:38 pm

    Graham’da değişmiş birkaç özelliğin olabileceği fikri içerisindeydim, şu ana kadar. Fakat hala eski Graham. İçki şişeleri ve kadınlar… Hayatı cidden bunlarla mı geçiyor bu adamın? Az ilerideki kadının dekoltesine kilitlenmiş gözlerini gördüğüm anda kendimi fark ettiriyorum ona. Gözlerimi Graham’dan ayırıp kadının suratına çevirdiğimdeyse göz göze geliyoruz. Beni izliyor. Bu hoşuma gitmedi değil. Ben de ona kaçamak bakışlar atıyorum. Artık lezbiyenlik, biseksüellik ve türevleri neredeyse yasal olmuş bulunmakta. Şimdi tuvalete girseniz sevişen iki kadın bulma ihtimaliniz oldukça yüksek. Kadının gözlerini üzerimden hala çekmemiş olması içimi titretiyor. Lezbiyen olma yolunda emin adımlarla yürüdüğümü fark ediyorum. Kendine gel Nythera. Etrafta onca birlikte olunası erkek varken sadece kızlara odaklanırsak diğerlerine yazık olur değil mi? Ancak şu an Graham’ı sinir etmek uğruna yapamayacağım şey yok. Kadın Graham’ın suratına bile bakmadığı gibi sadece beni izlemekle yetiniyor. Graham’ın sinirden kudurduğuna eminim. Sonuçta hangi kadın böylesine bir adama bakmaz ki? Ben de kadına veriyorum dikkatimi; ancak bir iki dakika sonra ‘sevgili’ abimin elindeki bardağı koluma değdirmesiyle dikkatim dağılıyor. "Çalışırken içebilesin diye ucuz lezbiyen ayaklarına yatmana gerek yok. Al iç ne kadar istiyorsan, göz zevkimi bozuyorsun." Mimiklerimi hiç hareket ettirmeden öylece suratına bakıyorum. "Ucuz lezbiyen ayağında değilsin, gerçekten öylesin." Ardından filmlerdeki pezevenk fabrikatör ayaklarında bir kahkaha atıyor. Elindeki içki şişesiyle tam bu görüntüye uyuyor zaten. "Ağır ol küçük orospu, mekanda ben varken güzel kadınlara yaklaşmayı düşünme bile. Ben yokken kimi yalayacağını seçebilirsin." Küçük orospuymuş, peh. Sinir olmuş bir ifadeyle ellerimi kaldırıp korkmuş taklidi yapıyorum. Bunları bilerek yapmıyor olsaydım o şişeyi kafasında parçalayabilirdim. "Öyle bakma, homofobik falan değilim. Gerçi seni görünce olabilirim ama, normalde değilim. Benim kadınlarımdan uzak durduğun sürece seninle bile sorunum yok Abs." Abs, küçük ve şirin bir kız çocuğuyken kullandığım takma ismim, merhaba.
    Şu an içinde bulunduğumuz durum oldukça komik aslında. Abimle kadın paylaşamıyoruz. Bir uzaylıyla evlenip marsa taşınma olasılığım bile daha yüksekti sanırım. Ama hayat işte, ne getireceği belli olmuyor. ‘’Şu yaşımdan sonra da tercihlerimde bana karışacak değilsin herhalde? Kim, hangimizi istiyorsa onu alır.’’ Graham başını kaldırıp büyümüş gözleriyle bana bakıyor, beni izliyor. ‘’Ayrıca lezbiyen falan da değilim merak etme, sadece her iki türü denemek lazım öyle değil mi?’’ Deyip muzip bir tavırla dilimi çıkartıp göz kırpıyorum. Aslında çok samimiyetsiz geliyor bu davranış, hiç uyduramıyorum kendime; lakin Graham’ı çileden çıkarken izlemek nasıl da eğlendiriyor beni. Gözleri iyice büyüyor yaşadığı şaşkınlıkla. Beni daha önce hiç böyle sürtükçe tavırlar takınırken görmemişti. Büyük ihtimalle şu an orospunun teki olduğumu düşünüyordur zaten. Saatime bakıyorum. ‘’Gel hadi.’’ Graham’ın kolundan tutup kaldırmaya çalışıyorum. Sarhoş falan değil, yardım istemiyor, kolumu itekliyor. ‘’Evime gidelim. Orada konuşuruz rahat rahat.’’ Işık şöleninin yaşandığı ve uzaktan gelen iki farklı melodinin birbirine karıştığı caddede yan yana yürüyoruz. Saçlarıma bakıyor uzun süre. ‘’Saçlarımı kestirdikten sonra düz uzamaya başladı herhangi bir şey yapmadım yani ve hayır boya yok şu an, ne zamandır boyamıyorum. ‘’ Onu sevebilirim aslında, şimdilik böyle gözüküyor.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
kuzu. aklıma bu geldi.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
London Never Sleeps :: c i t y . o f . w e s t m i n s t e r :: Soho :: The End Bar & Cafe-
Buraya geçin: