Hoş geldin .
Londra senin için Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri uyumuyor.
Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri buralarda takılmadın.
Aramıza son katılan https://lnsrplay.yetkin-forum.com/u398, Londra'ya hoş geldin!
■ Sitemiz bir rol oyunu sitesi olduğundan lütfen bu amaçla, Ad Soyad şeklinde kaydolun. ■ Rol oyununa başlamadan önce Başlangıç Rehberi'ni mutlaka okuyun. ■ London Never Sleeps toplu konuşma: Chatbox. ■ Rol oyunu puanlaması için: Tık.
Sadece lejanta nedense üşendiğimden böyle bir şey yapayım dedim. Birkaç temel adımda Francie'yi tanıtayım size.
Gerçek adı Frances Mary Lalena Lockwood. Sadece annesi Lalena diye hitap ediyor çünkü derin Deep Purple hayranlığından ötürü bu adı ona o koymuş. Onun dışında insanların kendisine çeşitli hitap şekilleri var, Fanny, Frankie, Lou Lou ya da Fancy gibi. Profesörler haricinde kedisine Frances şeklinde hitap eden insanlara gülerek, "Evet, herneyse." diyor.
Üç kızkardeşle büyüdüğünden kızlarla arası epey iyi. Hatta çok fazla kız arkadaşı var. Hepsiyle kafasının uyduğu söylenemez ama milleti dinler. Yani gelip sevgili problemleri hakkında konuşmaya çalışan insanları dünyanın en önemli şeyini yapıyormuş gibi bir ifade takınarak dinler yine de yardım konusunda beceriksiz. Tavsiye vermek her zaman çuvalladığı işlerden birisi.
Drama hayaliydi. Kardeşleri Laura, Olivia ve Elaine gibi kızlar için bir okul olan Mount'a gitti. O yıllardan dedikodu dinleme alışkanlığı var. Dedikodu dinlemeye bayılır -kendi hakkında olsa bile, gerçekten ayrım yapmıyor- yalnız dedikodu etmeyi pek başaramaz.Tabi ortada bir skandal dönüyorsa başka.
Drama çocukluğundan beri hayaliydi. Hayatının aşkları Marlon Brando, James Dean, Al Pacino ve tabi ki gideceği üniversiteyi belirlemesini sağlayan Laurance Oliver. Hollywood'un altınçağına tapıyor yani klasik filmlerin sapığı. Dramada ilk senesi olduğundan sürekli yeteneğini deneme peşinde. Bunun en iyi yolunun da insanlar üzerinde denemek olduğunu düşündüğünden sokaktayken sık sık ağlama krizi, tecavüzcü sapıktan kaçan kız ya da manyak gibi karakterlere bürünüyor.
Genel anlamda düzenli ve sorumluluk sahibi bir insan. En azından sahip olduğunu düşündüğü yetenek ve geleceği konusunda çok kararlı. Sıkı bir kitap koleksiyonu var. Üniversitenin öğrenci yurdunda kalıyor. Bulduğu eski olan her şeyi istifliyor, pul, kartpostal, '40lardan bir çaydanlık gibi. Oda arkadaşıyla bu konuda sık sık tartışıyorlar. Hadi ama sonuçta bu şeyler çöp sayılmaz?
Amatör olarak resimle ilgilenmekte. Haricinde piyano çalıyor ama bunu geliştirmesi gerektiğini düşünüyor. Kısaca dolaşmayı, insanları kandırmayı, sanatı, içkiyi ve insanları seven bir birey. Neşeli falan.
Aranılanlar temel olarak; yurt odasını paylaştığı bir adet kız, bolca -karakterleri nitelikleri fark etmez çok uç insanlar da olabilirler- kız arkadaş, Marion Antoinette: Ona kafede sapık lezbiyen tiplememle asıldım ama inanmadı. Bu biraz moral bozucuydu tabi. Yine de bira falan ısmarladım. Liseye gittiğini tahmin etmiyordum, vay be çok iyi. orda burda histerik drama denemeleri yaparken nefes tıkanması ve darp gibi sebeplerden muzdarip olduğuna dair korkuttuğu insanlar, malum çılgın yurt geceleri için tipler, kendisine çok kızgın olan bir adet eski sevgili -kızgınlığın sebebini buluruz böyle saçma sapan bir şey. Onun dışında muhtemel kurgulara her zaman açığız.
En son Francie Lou tarafından Perş. Şub. 02, 2012 3:51 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Marion Antoinette Westminster IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 56 Nerden : ingiltere.
Konu: Geri: Lou Lou Perş. Şub. 02, 2012 10:19 am
Karakterin hoşuma gitti ya. Böyle Drama hayali falan. Ama kurgu şey yapamadım. Bilmiyorum. Yakın olsunlar istedim bir an ama kurgu olmadan nasıl bir yakınlık, nasıl tanıştılar hatta niye yakınlar... Tamam susuyorum. Senin aklına bir şey geldi mi ki? Dur ben sana bunun karakterini gönderiyim.
Marion Antoinette demiş ki:
Son derece duygusal yapısı olan bir kızdır. Bu yüzden başı birçok kez derde girmiştir. Masum ve saf görünür ancak kıvrak bir zekaya sahiptir ve şeytana pabucunu ter giydirir cinstendir. İntikam meraklısı ve entrikacı değildir. Sabırlı biridir. Hırslıdır. İstediğine ulaşmak ister ve bir o kadar da sakardır. Eline ayağına hakim olamaz. Güler yüzlüdür. Dost canlısıdır. Konuşkan değildir ve çok konuşanlardan hiç haz etmez. Kafasını kraliçe olmak ile de bozmamıştır. Gururludur. Aşk konusunda biraz beceriksizdir ama bu hiç aşk yaşamadığını aklınıza getirmesin. Sıcak kanlıdır. Etrafında ki insanlarla hemen kaynaşacak cinstendir. İç karşılıklara sahip bir kızdır. Klostrofobi hastasıdır bir de. Kapalı alanlarda duramaz, panik atak geçirir. İnsanlara hemen güvenmez uzun zaman geçmesi gerekir güvenmesi için. Marion'da güvenilir biridir hani. Sırlarınızı bir ömür boyu saklar. Etrafındakiler ile ilişkisine dikkat eder. Kimle dost olacağına, kimle düşman olacağına anlam verir falan... Hazır cevaptır. Düşünmeden aklından geçeni söyler hemen. Açık sözlüdür bir o kadar da. Ama yüzünüze sizi ağlatacak kadar derin şeyler söylemez. Empati kurar. Samimidir. Gerçek bir romantik aynı zamanda. Aşka değer verir. Her önüne gelenin altına yatmaz, sevdiği kişi ile beraber olur. En sevdiği renk siyahtır. Normal olan şeylerden hoşlanmaz. Bir erkek ona kırmızı gül getirince pek hoşuna gitmez. Aşırı klasik gelir ona. Ama siyah bir gül mesela. Bayılır. Kedilere hayrandır. Evde Bellatrix adında bir kedisi vardır. Kitap okumaktan hoşlanır. Daha çok Edgar Allan Poe okur. Şiirlerden hoşlanmaz. Arada sırada yazılar yazar falan... Onları gizli bir defterinde tutuyor. Vosvos'lara hayrandır mesela. Arabalardan pek hoşlanmasa da Vosvos'lar onun vazgeçilmezidir. Bu yüzden kırmızı renkte çok güzel bir Vosvos'u var. Doğayı sever, kollar hani. Hayatı günü gününe yaşar. Sigaranın zararlı olduğunu bilse de pek umursamaz her zaman dudaklarında bir sigara görebilirsiniz. Yok yok o kadar bağımlı da sayılmaz aslında. Drama Kraliçesi olarak da bilinen bir hatun. Ama böyle her şeyi abartmaz. Azcık hani. İsim yapışmış sadece Marion'a.
Fransız, İngiliz melezi. Annesi Marie Antoinette. İngiliz. Doğa fotoğrafçısıydı bir zamanlar. Babası var bir de. Fransız o. O da yazar. Hatta en ünlü kitabı Paris Geceleri - Paris La Nuit - çok satanlara girdi falan. Birkaç ay önce annesi ve babası boşandı. Görülen sebebi geçimsizlik, asıl sebebi annesinin babasını kendisinden küçük bir adam ile aldatması. Annesi şimdi Venedik'te yaşıyor. Görüşüyorlar ama artık ilişkileri o kadar iyi değil. Babası ile Londra'da yaşıyor Marion. Bir de abisi var. O da Londra'da ama ailesi ile kopuk biri. Bir tek Marion ile görüşüyor. Marion'dan beklenmeyecek bir şekilde birkaç yıl önce abisi ile ensest ilişki yaşadı. Hala yaşıyor aslında. Aralarında garip bir bağ var. Kimse bilmiyor.
Kızıl saçları var doğuştan, küçüklüğünden beri sempatik ve güzel biri olmuştur. Koyu yeşil gözleri var. 1.70 boyunda, 57 kilo. Vejetaryen. Westminster Lisesi IV. Sınıf öğrencisi ve RADA'da okumak istiyor. Sanat Tarihi okuyacak. Belki kararı değişir ama kararlarını değiştirmekten hoşlanmaz Marion.
İşte karakteri falan. kirsten dunst'ı severim ya. Marie Antoinette rolünü severim. Neyse uzatmıyım.
Francie Lou London I. Sınıf | Drama
Mesaj Sayısı : 56
Konu: Geri: Lou Lou Perş. Şub. 02, 2012 10:30 am
Marion'ı liseden tanıyor olamaz zira York'da okudu onu Francie. Şey olabilir mi, Marion'ı bir kafede tek başına kitap okurken görmüş, kızıl saçlı çilli ve de sempatik olduğunu düşünüp yüzünü de oldukça naif bulmuş -karakter tahlili konusunda saçma bir yeteneğe sahip- masasına gidip ona asılan belalı lezbiyen tavrı takınmış falan. Marion ne tepki vermiştir bilmiyorum ama sonunda kafeden çıkmışlar ve Francie ona bi bira ısmarlamış. Çin ordusu şeklindeki kız arkadaş grubundan biri olmuş Marion.
Marion Antoinette Westminster IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 56 Nerden : ingiltere.
Konu: Geri: Lou Lou Perş. Şub. 02, 2012 10:40 am
ayy çok sevdim. evet böyle olsun. Marion'da ona-asılan belalı-lezbiyen-tavrı'na pek önem vermez. umursamaz. hatta marion ona soğuk soğuk bakar durur ve kitabını okumaya devam eder. cinsel yönelimlerle sorunu yok zaten ayrım falan yapmıyor. neyse işte. arada takılırlar
Francie Lou London I. Sınıf | Drama
Mesaj Sayısı : 56
Konu: Geri: Lou Lou Perş. Şub. 02, 2012 12:43 pm
Tamamdır ekliyorum o zaman hehe.
Becky Wandall The Cock | Barmen
Mesaj Sayısı : 87 Nerden : Amerika
Konu: Geri: Lou Lou Cuma Şub. 03, 2012 10:08 am
Alex ile kurgu belli diye - bozmadan benimsedim o kurguyu - Becky'i sarıyorum başına. Kısaca Becky hakkında özet geçeyim;
Amerikalı. Annesi ve kızkardeşinin aksine kız işi her şeyden nefret ediyor, ilkokulda çoğu zaman kısa kesim saçları ve üzerine olmayan erkek kıyafetleri yüzünden erkek çocuklarıyla karıştırılmış. Kuaföre gitmekten ayriyeten tedirgin oluyor. Korku filmine ve çizgi romanlara bayılır. İlkokul yıllarında okul futbol takımında olsa da liseye geçince bu sevdayı terk etmiş. Bunun dışında tenis ve basketbolu da sever, kart oyunlarından hoşlanır -daha doğrusu rekabet edebileceği her türlü oyunu sever.- Riyakar bir kızdır, haksızlıklığı alttanalamadığı için gereksiz her şeye burnunu sokan cinsten. Alışverişten nefret eder, bir tek spor ayakkabı ve çizgi roman alışverişi yapmaktan hoşlanır. Rahata düşkündür. Pullu şeylerden ve Hello Kitty'den ölümüne nefret eder. Lisede çevresiyle uyumsuz biri idi, durmadan Radiohead-Creep şarkısını yaşıyor gibi olduğunu düşündü. Tiyatro kurslarında geçirdiği zamanlardan birinde keşfedildi. Birkaç tiyatro oyununda sahne aldıktan ve küçük çaplı birkaç film kadrosunda yer aldıktan sonra tiyatroyu bıraktı. Liseyi bitirince rezil notları hiçbir yere girmesine fırsat tanımıyordu, katlanabildiği tek akrabası İngiltere'de olduğundan hayat hakkında fazla beklentisi olmayan Becky İngiltere'ye geldi. İngiltere'de de herhangi bir üniversiteye girme imkanı olmadığından The Cock'ta barmenlik işine talip oldu. İşini trajikomik bir şekilde seviyor ve kendine en uygun işi bulduğunu düşünüyor. Yaşamak için gereken para dışında biriktirdiği parayı sene sonunda Amerika'ya uçak bileti alarak harcıyor. Aşırı vurdumduymaz. Her konuda haksızlığa meydan okuma alışkanlığından vazgeçemedi ve farklı alanlarda birçok anarşist gruba dahil.
Francie Lou London I. Sınıf | Drama
Mesaj Sayısı : 56
Konu: Geri: Lou Lou Cuma Şub. 03, 2012 6:57 pm
Yaa Becks rocks! Tamam Francie'nin baya kankası olmalı bence o. Cock'ta -ahaha- tanışmışlar doğal olarak. Yalnız Francie'nin çok çok çoook fazla kız arkadaşı var tabi. Becks muhtemelen yüzde yetmişini sinir bozucu buluyordur ama Fanny öyle bi tip değil yani. Neyse öyle oturup ojeler hakkında olan geyikleri falan dinler ama müdahil olmayı pek beceremez diyeyim. Becks'i o halde Nanna'nın da dahil olduğu über yakın dostlar katagorisine ekliyorum. Francie de insanlara saçma konularda meydan okumayı seviyor. Kim ayak parmağını emebilecek ya da en uzun osuruk yarışması gibi şeyler yapıyor olabilirler?
Alex Mclain Oxford I. Sınıf | Resim
Mesaj Sayısı : 573 Nerden : NY
Konu: Geri: Lou Lou Cuma Şub. 03, 2012 7:08 pm
Hahaha şahane olur. Arada Becky katıldığı gruplardan bir şeyler anlatarak beynini ütüler, yok insan hakladı, yok kapitalizm, yok düşünce özgürlüğü bıdı bıdı diye. Gözlatına alındığı anda arayacaklar listesinde olursun =P
Francie Lou London I. Sınıf | Drama
Mesaj Sayısı : 56
Konu: Geri: Lou Lou Cuma Şub. 03, 2012 7:26 pm
Yeey evet evet. Tamamdır. Francie'nin karşındaki insanı dünyanın en önemli şeyini yapıyormuş gibi gözlerini kocaman açarak dinleme özelliği var zaten.
Amélie Poulain Londra Vatandaşı
Mesaj Sayısı : 32 Nerden : fransa.
Konu: Geri: Lou Lou Ptsi Şub. 13, 2012 5:16 pm
Frankiee. Ama kirsten dunst bir kere o yüzden bu karakterimle de damladım. böyle değişken ruh hali ve rahat tavırlı Amélie. Sanatçı kızdır ama resim falan. Hiç tiyatro ile ilgilenmedi hanımkız. Böyle barda tanışmışlardır falan. Arkadaşlardır. Aslında Amélie biseksüel belki alkolün etkisi Frankiee'ye sarkmışta olabilir. Ya da bilmiyorum. Aklıma da hiçbir şey gelmedi.
Louisanne Barclay Oxford I. Sınıf | Antropoloji
Mesaj Sayısı : 17 Nerden : İngiltere
Konu: Geri: Lou Lou Salı Şub. 21, 2012 8:22 pm
"Dedikodu etmeyi beceremiyor. " Vay canına. Bence iyi anlaşırlar Louis ile. Tabi, onun hafifmeşrepliği senin için sorun olmazsa ajsns. Dedikodu çıkarmayacağından dolayı sana güveniyor falan gibi. Kısaca Louis hakkında bilgi vereyim istersen.
- Kült İngiliz. Kardeşi falan yok. Annesini yenice kaybetti. Babasıyla tartışıp onu terk etti; şuan anne mirası yiyor. Dengesizdir biraz, dakikalar içinden bambaşka bir ruh haline bürünebilir. Bazen de psikopatlığı tutuyor; onu kızdıran olursa evini falan yakabilecek cinsten. Eğlence düşkünü, barlardan çıkmıyor diyebiliriz. (Ya da birilerinin yatağından...)
Geçmişi didiklemeye, tarihi araştırmaya bayılıyor. Gizemli insan avında, onlarını gizemini çözmeye çalışmak gibi bir hobisi var. Kirli çamaşırları ortaya dökmeye bayılıyor yani. Garip alışkanlıkları var. -henüz tam olarak bulabilmiş değilim o alışkanlıkları.- Sigara kullanıyor, arada da tozlanmıyor değil.
Lisede oldukça problemli bir genç kızdı. On dört yaşında, üst sınıflardan biriyle yatmıştı. Varlıklı bir ailenin kızı olduğu için elbette onu okuldan uzaklaştıramadılar. Ama ikinci skandalında, ailesi onu İsviçre'ye yollamak zorunda kaldı. Son yılında İngiltere'ye geri döndü.
Toplumu ve kuralları sallamıyor.
Kısaca böyle. Tanışma kurgumuz ne olsun, bilemiyorum. Ama anlaşırlar herhalde. Anlaşırlar değil mi?