la la la laaa

Tanıştığınızda sana ilk söyleyeceği şey bu ülkeden, bu şehirden, bu şehrin insanlarından, bu şehrin barlarından, bu şehrin kaldırımlarından, bu şehrin kaldırım taşları arasından başını uzatıp güneşi görmeye çalışan papatyalarından, bu şehrin çöp kutularından, bu şehrin sokak lambalarından, bu şehrin kuşlarından, bu şehrin kirli sokaklarından nefret ettiğidir. Bir de çok içtiğini bir de pek de dayanıklı olmadığını gözlerinin altındaki kapkara halkalardan ve alkol kokan nefesinden anlarsın. Sarhoşken kendi bile tanıyamaz kendini. Sabah iğrenç bir baş ağrısıyla bir yerlerde uyandığında hatırladıkları genelde oynaştığı oğlanlar, üstünü çıkarıp her isteyenin kucağına atlamaları ve kustuğu kaldırımlar olur. Ha bir de vücudunu hiç mi hiç önemsemez. Bir gün çıplak fotoğraflarının ortaya çıkması işten bile değil. Bir sürü insanın elinde olduğuna da emin ama buraya daha temiz bir başlangıç için yollandığını yeni anladı. Bundan sonra içerken en kötü sutyenini üzerinde tutacak.
Selam sokak. Senden nefret ediyorum o yüzden her gece damarlarımdan kan yerine alkol akana kadar içip üstüne kusuyorum. Adios.
Erkekler de kadınlar da ilgisini çekmez. Ayıkken kimseyle öpüşmemiş, hiç sevgilisi de olmamıştır.. Ayık Llesenia birini sevmeyi, âşık olmayı, duygusal ilişkileri, sevişmeyi gereksiz bulsa da sarhoş hali her seferinde aksini söyler. Neden böyle olduğu hakkında psikolojik analizlerini kendinize saklamanızı tercih ediyor.
Llesenia ‘umursamaz’ derseniz bütün hayatını kabaca anlamış olursunuz. Paralel bir evrende kendisinin umursamazlık ilahı ya da çocuklara anlatılan ders veren hikayelerin umursamaz prensesi olduğunu düşünüyor. Llesenia ve arkadaşları geçen gün Pamuk Prenses’i zehirleyen güzelim elma renginde bir Porsche patlattı, küçük bir şehir bankasının ilk önce tüm camlarını indirdiler sonra da hızlarını alamayıp soydular, Lleseniakendisini karakola götürmek isteyen polisi bıçaklayıp kaçtı. Bunları yaptı çünkü derdi ilgi çekmek, para bulmak ya da kendini ispatlamak değil sadece eğlenceydi. Bunu babası hiç anlayamamıştı ki o yüzden lisenin son iki yılını ve üniversiteyi okuması için Bogotánın kraliçesi buraya sürüldü. Bungee jumping yapmak, dağa tırmanmak, paraşütle atlamaktan farklı bir amacı yoktu arabalarının kapılarını sökerken. Herkesin kendi heyecanını yaratma yöntemi farklıdır sonuçta.
Llesenia öyle umursamazdı ki viski şişesinin içinde boğulduğunu öyle umursamamıştı ki ölmüş olması umurunda olmamıştı.
Ölüm fikrinin cazibesine öyle kapılmıştır ki yılda birkaç defa intihar etmeye kalkar. Bir kez bile ölmek istememişti. Hayatından öylesine memnundu ki ölmekten çok korkardı. Ona rağmen küçük eğlencesine manı olmamıştı bu.
Hola Berto. Ben birazdan bir kutu hap içeceğim. Unutma da birkaç saat içinde buraya bir ambulans gönder. Gracias.
Kısaca: İnsanlardan pek hoşlanmaz. Saldırgandır. Çok çabuk sinirlenir ama sadakatlidir.
*
Bir yakın arkadaş: Bonnie Hadwyn
Bir kaç arkadaş: Julien Cartier
Düşmanlık derecesinde olmasa da nefret ettiği kişiler: Christian Walsh
Sadece takıldığı kişiler: Jude Lowell
Kurgulara açığım. Şimdi orada bir falan yazıyor ya, takmayın. Sayı değişir falan.

İnsanlardan hoşlanmıyor, nası güzel. Mesela bir barda karşılaşmış olsalar, Jude'un tüm gününü geçirdiği yer, gibi. Onu konuşturmaya çalışmış olsun, aptal biraz. TEANRIM, gayet beceremiyorum. Tek fikrim yok, gene, ama bulacağım. Cidden. Cidden. konuşsalar bazen, çok güzel olur. yeter de artar, gibi.

Bu karakterle arkadaş olmalıyız

Jude: Takıldığı kişilere atıyorum, başka bir şey istersen o da olur.
Julien: Arkadaşlara yazıyoruum.

bir yakın arkadaş benim tabii klhkjhk

Iıı, şey... Of kahretsin. Tamam.

Ekleyeli de oldu yani, baya.