Beşinci doğum gününde babasının hediye ettiği Fender'le başladı müzik kariyeri. O günden beri hiç bırakmadığı, çok sevdiği Fenderine isim bile taktı; rosie. Tek aşkı olan müziğini yapmak için, bu günlere gelene kadar pek çok zorluk çekti. Eskiden zengin olan ailesi, Ed ilk okula başladığı sıralarda iflas ederek tek kuruşsuz kaldılar. Üstüne annesinin de ölümüyle Ed bunalıma girdi. Sadece gitarını çalıyor kimseyle konuşmuyordu. Babası ne yaptıysa ne ettiyse de ona yardım edemedi. Bir süre sonra babası da kanserden öldü. Tek başına kalan Ed 23 yaşında, şans eseri bir barda keşfedildi. O günden sonra hayatı döndü ve o artık milyoner ve ünlü. Eski günlerden kalma sorunlarının izlerini hala karakterinde barındırıyor. Bu kadar ünlü olduğu halde hiç şımarık değil. Kendini değersiz, yaşayan bir et parçası olarak görüyor. Kötü alışkanlıkların hepsi onda mevcut elbet. Seks, uyuşturucu, sigara, alkol. Hayatta hiç bir şeye önem vermeyen biri. Ne insanlara değer verir ne de başka şeylere. İnsanlar onun için yalancı, iki yüzlü güvenilmez yaratıklar. Dengesizdir. Bir anda çok mutluyken somurtabilir. Agresiftir ve ani çıkışları vardır. Huysuzdur; gitar çalmadığı ya da kafası iyi olmadığı zamanlarda pek mutlu olmaz. Kadınlar onun için anlık eğlenceden ibaret. Para, uyuşturucu, içki ve sigaraya harcanmak için var. Ketum bir adam. İnsanlarla konuşmaktan haz almaz. O ancak sahnede gitarını konuşturur.
Kısaca böyle.
Aradıklarıma gelince;
Birlikte yaşadığı bir kadın.
Tek gecelik ilişkiler.
Belki bir tane çok yakın arkadaş olabilir.
Nefret ettiği bir iki akraba olabilir.
İşte öyle, her şey olur *.* Diğer kurgular sizden artık.