London Never Sleeps
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Hoş geldin .
Londra senin için Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri uyumuyor.
Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri buralarda takılmadın.

Aramıza son katılan https://lnsrplay.yetkin-forum.com/u398, Londra'ya hoş geldin!
Sitemiz bir rol oyunu sitesi olduğundan lütfen bu amaçla, Ad Soyad şeklinde kaydolun.
Rol oyununa başlamadan önce Başlangıç Rehberi'ni mutlaka okuyun.
London Never Sleeps toplu konuşma: Chatbox.
Rol oyunu puanlaması için: Tık.

 

 hysteria

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Hysteria Eleanor Hollands
Londra Vatandaşı
 Londra Vatandaşı
Hysteria Eleanor Hollands


Mesaj Sayısı : 6

hysteria Empty
MesajKonu: hysteria   hysteria Icon_minitimePtsi Şub. 13, 2012 9:22 pm

Hysteria Eleanor Hollands, çünkü ben erkek karakterlerimi iki isimli, kız karakterlerimi üç isimli severim.

Hiç hoşlanmasa da çoğu insan ona Terry diyor ve o da itiraz etmiyor. Onu tanımayan insanlar için Hysteria gayet kuul bir isim, fakat histerinin bastırılan cinsel istekler ya da bu konuyla ilgili travmaların sebep olduğu bir psikolojik hastalık olması ona sorarsanız utanç verici. Eleanor ismini kullanmayı daha çok seviyor, fakat ismini sorduğunuzda yine de tam olarak söyler. Aslında annesi isminin Edgar Allen Poe'nun kısa hikayelerinden birindeki Eleonora olmasını istemiş, fakat babası Nora denen eski sevgilisini hatırlamak istemediğinden Eleanor olarak kaydettirmiş.

Hysteria şu büyük hayallere ve büyük bir ilhama sahip, bu yüzden aynı şekilde büyük olan şehirlere özlemle bakan tipik bir small town girl. Kendi küçük şehrinde dış görünüşüyle ilgili küçük numaralar dikkat çekmesine yetse de içinde en ufak bir heyecan parıltısı taşımadığından Londra'da sadece herhangi biri. Zaten herhangi birinden başka bir sıfatı kazanmak için de fazla asosyal. Saçları doğal kızıl, ama o hep daha dikkat çekici cırtlak bir tona boyuyor. Kendisi pek farkında olmasa da bu onun kendini gösterme şekli, burada olduğunu söylemek için hep dikkat çekici şeyler giyiyor, çoğu zaman kendi tasarımı. İşe yaradığı söylenemez, fakat sıradan giyinmenin asosyal insanları daha da kötü gösterdiğini biliyor.

Aslında burada ilk zamanları tam bir saçmalıklar silsilesiydi, sahibi üç kere ölen ama hala canlı olan bir saatçi, saatçinin çok yakınında özenle döşemesine rağmen hiç ziyaretçisi olmayan bir ev ve tamir edilemeyecek durumda olan arabası. O çabalıyor, ama her seferinde sonuç ya yeterince takdir görmeyen bir başarı ya da hayal kırıklığı oluyor. Her iki şekilde de bunun canını sıktığını inkar edemez. Ama yapabileceği bir şey yokmuş gibi hissediyor, elinden gelenin en iyisi bu ve bu da onu sıkışıp kaldığı o daracık alandan çıkarmaya yetmiyor. Çözümün şehir değiştirmek olacağını sanmıştı ama hayır, asıl sorun muhtemelen kendisinde.

İç dünyasında yaşadıklarının dışında aslında biraz fazla gülen biri. Kameralar hariç her şeye gülümseyebilir, ki kameralar konusunda takıntıları var. Videolardan, fotoğraflardan, ses kayıt özelliği olan her türlü cihazdan ölümüne kaçar. Ona kalsa herkesten uzak bir ömür geçirir ve arkasında kemikleri dışında hiçbir iz bırakmadan ölür. Hatta cesedinin yakılmasını istiyor, ruhu burada değilken cesedini mezar hırsızları falan kurcalar diye. Yani hala var olup olmadıklarını bilmiyor ama geldiği şehirde bu tarz korkutucu hikayeler var.

Fazlaca güler, sebebi insanların onun hakkındaki düşünceleri ya da içindekileri saklamak istemesi falan değil. Sadece gülmeyi seviyor. Yani gün içinde insanlarla ilişkilerinin büyük çoğunluğunu özür dilerken, gerekli gereksiz her şeye teşekkür ederken ve onu burnuyla dudaklarının arasındaki kalemi düşürürken görenlere utangaçça gülümsemesi oluşturuyor. Bir de bahsi geçmişken ADHD hastalığı var, yani hiperaktivite bozukluğu ve dikkat eksikliği. Eğer konuşmaya katılmıyorsa birini uzun süre dinleyemez, en ufak şeyle dikkatini çelebilirsiniz. Bunun dışında otururken sürekli bacaklarını falan sallar, etrafta dokunmaması gereken şeyleri kurcalar ve dudaklarını kemirir. Eskiden parmaklarını da kemiriyordu fakat bunun pek hijyenik olmadığına karar verip bıraktı. Yani, bıraktı sayılır.

Sık sık insanların konuşmalarına kulak misafiri olur, hatta bazen istemsiz olarak konuşmalara dalar ve hemen ardından kendine lanet eder. Havadan sudan konuşmayı pek beceremez, ama bildiği bir konu hakkında konuşuyorsanız tavırlarınızın izin verdiği ölçüde gevezelik yapabilir. Çünkü bazıları fazla soğuk oluyor, bazılarıysa daha önce tanıdığı birilerini anımsatıyor.

Ve son olarak alakasız ama koleksiyon takıntısı var. Her şeyin koleksiyonunu yapıyor; kartvizitlerin, peçetelerin, biletlerin, kaşıkların, kartpostalların, magnetlerin, paranın, anahtarlıkların, yırtılmamış şeker ambalajlarının. Eski şeylere bayılıyor, ve hep 'bir daha ulaşma imkanı olmayan' şeyleri biriktiriyor, bir şeyleri kalıcı olarak kaybetme fikri onu deli ediyor. Bu yüzden insanları da kaybetmekten hoşlanmıyor, ama uzun süredir konuşmadığı ya da yeterince yakın olmadığı insanları arayıp soramıyor. Onlar yapsın diye bekliyor ama çoğu zaman onlar da yapmıyor.

& Öhöm, özellikle seksi geeklerden değil bu, özellikle şok güzel ve asosyallerden değil bu, özellikle tanrım-kol-kanat-germeliyim kadar tatlı değil bu. Öyle bi kız yani, kendi halinde. Aradığım bikaç şey de var ama sırf aramış olmak için.

Bulaşıkçı ya da bulaşıkçılık yapmış biri istiyorum mesela. Çok değişik dizayn edilmiş, Terry'nin pek hoşlandığı bi yerde çalışmış bu. Terry tuvalete giderken aşağı inen merdivenleri fark ediyo, aşağıdan da çogzel bi müzik -tercihen rock türü- ve porselen-cam-sünger-su dörtlüsünün çarpma-sürtme sesleri falan geliyo. Merak edip aşağı inince de bu kişiyle karşılaşabilir, kız ya da erkek. Sonra nolur bilmiyorum ama bi kez başıma gelmişti, aşağı inemedim bu bebe de kim la demesinler diye bi de dilimi bilmeyen insanların olduğu bi yerdeydim. Karakterim tanışsın bari ordakiyle istiyom. İçimde kalmış.

Bunun gibi ufak tefek kurgular güzel olur yani, karışan notlarlı yanlış anlaşılmalarlı kurguları da çok severim ben şahsen. Komşusu momşusu da olabilir, mesela bu kız saatçide çalışıp evini saat dolduruyo ordan biri saat almış da olabilir. Ufak tefek kurgular. Öyle istedi canım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Llesenia Carreño Martinéz
Cambridge I. Sınıf | Politik Bilimler
Cambridge I. Sınıf | Politik Bilimler
Llesenia Carreño Martinéz


Mesaj Sayısı : 156
Nerden : Kolombiya.

hysteria Empty
MesajKonu: Geri: hysteria   hysteria Icon_minitimeSalı Şub. 14, 2012 4:08 pm

Çok kurgu istedim mesela.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hysteria Eleanor Hollands
Londra Vatandaşı
 Londra Vatandaşı
Hysteria Eleanor Hollands


Mesaj Sayısı : 6

hysteria Empty
MesajKonu: Geri: hysteria   hysteria Icon_minitimeÇarş. Şub. 15, 2012 3:30 pm

Aklında bi kurgu var mı, ya da ne tarz bi şey istiyosun ehe
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Llesenia Carreño Martinéz
Cambridge I. Sınıf | Politik Bilimler
Cambridge I. Sınıf | Politik Bilimler
Llesenia Carreño Martinéz


Mesaj Sayısı : 156
Nerden : Kolombiya.

hysteria Empty
MesajKonu: Geri: hysteria   hysteria Icon_minitimeÇarş. Şub. 15, 2012 3:47 pm

Ay hiç bilmiyorum ama nasıl istiyorum belli değil eheh
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
hysteria
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
London Never Sleeps :: l o n d o n . n e v e r . s l e e p s :: When the London sleeps, It's less dangerous :: İlanlar-
Buraya geçin: