DODDLEBundan yıllar yıllar evvel küçük bir kız dünyaya gözlerini açtığında neşeyle, sevgili annesi biliyordu ki; bu yumuşak yanaklı siyahi bebek çok başarılı ve güzel genç bir hanım olacaktı.
Bayan Doddle haklı çıktı. Regina, çok güzel ve adil bir bayan oldu. Onun yüzüne bakınca insan saflığın parıldayan ışığını görebilirdi, nezaketine sıklıkla şahit olabilirdi; ama çoğu insan göremedi onun ne kadar büyüleyici olduğunu. Sakladı kendisini herkesten.
Yaşadığı dönem boyunca, ki kesinlikle çok uzun bir süre zarfı değildi bu, cüretkar bir insan olamadı. Gözünü karartıp bilinmezliğe dalmak değil, sadece bir insanın gözlerine bakabilmek fikri bile onun için büyük bir sorundu. Korkudan değil lakin. Karanlıktaki yaratıklardan ürkebilir, birden önüne atlayan köpekten, bir öğretmenden veya bir böcekten korkabilirdi; ama hayır,
mesele Regina’nın sadece Regina olmasından kaynaklanıyordu.
Sıra dışı olduğunu düşünüyordu, asla normal olmayacakmış gibi.
Eğer kendinden utanmayı kesse normal bir insan olup sıradan bir hayat yaşayabilirdi; ama hayır bunu yapmadı. Saklanmayı, soyutlanmayı tercih etti. Bir başkası olduğunu düşledi durdu. Gece, her şey bittiğinde gözlerini karanlığa yumdu ve ışıltılı düşler kurdu. Orada teni bu kadar koyu değildi, saçları bakımlıydı. Güzel kıyafetler giyiyordu, vücudu güzeldi. Sıradan insanların kilosu kadar yanakları yoktu mesela. Orada mutlu olabiliyordu, bir sürü arkadaşa sahip oluyordu. Popülerdi. Birisinden hoşlandığında karşılık alabiliyordu.
Yine de gerçeklik, güneş doğduğunda ısırıyordu.
Her zaman ısırmıştı.
Acınası olmayı tercih etmiş ve bunu öğrenmişti Regina. Oysa dik tutmalıydı başını; ama bunu yapacak özgüveni yoktu.
İnsanlar bakışlarını çevirdi, gözlerini devirdiler.
Alay ettiler, güldüler.
Asla önemsemediler.
Ya da sadece acıdılar ona.
Bu yüzden, güzel bir ruha sahip olmanın, güzel bir bedene sahip olmaktan daha önemli olduğunu öğrenemedi. O kendinden nefret ettikçe, dalga geçilen kişi olarak kaldı.
Biliyor.
Özenilen kişi olmadığını yani.
Oysa parmakla gösterildiği zamanlar çoğunlukta; ancak hiçbir zaman gıpta dolu değiller.
İstediği tek bir şey var.
İnsanların ona imrenmesi.
Bıdı da bıdı
• Annesi ilkokul öğretmeni, babası itfaiye şefi.
• Bir ablası var, gerçekten çok güzel.
• Çok fazla arkadaşı yok. Bir ya da iki kişiyle gerçekten çok yakın.
• Sessiz, eğer onu görmeseniz varlığından da haberdar olmazdınız.
• Birisi onunla dalga geçecek diye, insanların içinde oldukça az yemek yiyor. Hatta onu bir şeyler yerken görmeniz çok zor. Yine de yalnız kaldığında içindeki kara deliği kapatabilmesinin tek yolu buymuş gibi yedikçe yiyor. Üzgün, mutlu ya da sıradan bir anında bile yemek yeme ihtiyacı var.
• Ailesinin yanında çok konuşkanken başkalarının yanında dut yemiş bülbül.
• Spor dersinden nefret ediyor; ama okuldaki rehberlik hocası bunun için onu zorladı. İnsanlar bazen onunla dalga geçiyor.
Tanrı aşkına, o bir portakal değil Doddle. Bir top.• Tatlı ve yağlı şeyler yiyor, sebze sevmiyor.
• Müzik dinlemekten çok hoşlanıyor.
• Söylemekten de öyle; ama sadece aynanın karşısında. Aslında harika bir sesi var, kilise korosunda.
Abi olay bu. Kurgukurgukurgu.
Regina bir kişiye platonik olabilir mesela. İçini çeker bakar, ama o insanın dünyadan haberi yoktur.
Bir ya da iki arkadaş mümkün.
Ama ben daha çok onun arkasından kıkırdayacak birilerini istiyorum. Var mı ki?
Gelin uyduralım ehehehi.