Nathaniel McLother

'’Bunun bu şekilde devam edemeyeceğini ikimizde biliyoruz öyle değil mi? ‘’

Her ne kadar içimden bu cinsel hazzı devam ettirmek, onun bir daha ve bir kere daha benim oluşunu düşünmek bile hoşuma gidiyor olsa da artık bunu devam ettiremezdim. Bedeni hala bedenimi bütünlerken bile aklımda buradan sonra gideceği yerler geliyor ve geldikçe yanından uzaklaşmaya çalışıyordum. Panjurun arasından giren güneşin ilk ışıkları toplanmamı ve hiçbir şey olmamış gibi giyinip, onun evinden çıkmamın ilk göstergesi sayılabilirdi ancak odadaki nem ve bazı fiziksel sonuçlar evden dışarı çıkmadan önce duş alma olasılığımı yükseltmişti. Bedenimi yavaşça rahatlıktan ödün vermeyen yataktan kaldırdıktan sonra zar zor adımlarımı sağlamlaştırarak banyonun yolunu tuttum. Ayağım meşe ağacı rengindeki parkeye temas ettiği andan itibaren vücudumda ki irkilme ve soğukluk hissi vücudumdaki stres artışını fazlalaştırsa da daha hızlı adımlar atarak nihayet banyonun kapısına gelebilmiştim.

Siyah ve beyaz renkleri ile birbirini tamamlayan banyo ya girdiğimde üzerime sardığım yatak örtüsünü yere bırakarak kendimi nefesimi kesebilecek soğuk suyun altına bıraktım. Su, başımdan omuzlarıma, ardından vücuduma dökülürken suyun sıcaklığına yavaş yavaş alıştığımı hissediyordum. Özenle diğer erkeklere göre doğal fakat üzerinde oynanılan saçım birbirine karışmış haliyle eskisinden eser bırakmaz iken kaslarımın kırgınlığını kolumu her yukarı kaldırışımda hissedebiliyordum. Uzun parmaklarım ile saçlarımı iyice yıkanmasını sağlarken banyo kapısından gelen ses ile bütün dikkatim kapıya yönelmişti. Suyun akmasını bir saniye de olsa keserken kimsenin gelmeme ihtimalini göz önünde bulundurarak suyu açmamla beraber karnıma dolanan iki el ile beraber nefesim kesilmişti. Fazla hazırlıksız olmama karşın ancak görmediğim insanın ellerini savurarak üzerimden çekerken ellerin sahibinin beni hala yatağında bekleyen Michelle olduğunu tahmin edememiştim. Yaşına göre fazla kıvrımlı vücudu ile dikkat çeken Michelle sarı kıvırcık saçları ile herkesin beğenisini topluyordu ancak kişiliği bütün güzel özelliklerini kapatmaya yeterdi. Yüzündeki tahrik edici bakışı bütün vücudumda gezdirirken suratımda ki hoşnutsuzluğu hiç saklamadan gözlerinin içine bakmaya başlamıştım. Üzerime daha çok gelmesi bazı kurallarıma yenik düşmeme neden olabilirdi ama kendimi tutabildiğince dizginlemeliydim yoksa en yakın arkadaşlara ihanet konusunda kitap çıkaracak kadar deneyimim olacaktı.

Üzerimdeki ‘arkadaşının aşkı’ laneti yıllardır sürerken kızın çıplak vücudunun vücuduma temas etmesi olayların boyutunu değiştirmeye başlamıştı. Nefes alış verişini omzumda hissederken ellerini vücudumda dolaştırmaya başlamıştı. Geri çekiliyor hatta mümkün olduğunca suratına bakmamaya çalışıyordum ancak içimdeki şehvet duygusu kardeşlik duygusuna karşı her zaman galip geliyordu. Ellerimi son derece hoyrat bir şekilde kızın iki omzuna koyarak kızı mozaik fayanslar ile döşenen banyonun duvarına yaslayarak içimdeki duyguların tamamen dışarı çıkmasına izin vermiştim. Vücudumu bir yandan uzaklaştırmak isterken bir yandan da onu kollarımın arasına almamın nedenini hiç bir şeye yoramadığım gibi kendi kişilik çatışmamın tekrar başlamasına neden oluyordu. Dudaklarım karşımdaki kızın porseleni aratmayacak teninde dolaşırken aklım bundan birkaç sene öncesinde ne kadar çok arkadaşım olduğunu ve sevilen bir insan olduğumu hatırlamaya çalışıyordu. Tabi ki bu günler artık geride kalmıştı ancak başına bir şey geldiğinde kimseye anlatamaması yattığı kızların her birine bedel olarak sunuluyordu. Gözlerimi kapatmış bütün bunları düşünürken refleks olarak Michelle’den bir anda uzaklaşmam biraz da olsa aklımı başıma getirmişti diyebilirdim. Bunu hayatta kalan ve beni olduğu gibi kabullenen tek dostuma yapamayacağımı anlamıştım. Kırıcı ve hızlı tavırlarım ile banyodan bir hışımla çıktıktan sonra boy aynasının üzerinde duran lacivert gömleğim ile siyah pantolonumu elime alarak hızlı bir şekilde üzerime geçirmiştim. Saçımı olabildiğince hızlı bir şekilde ellerim ile kurutma çabalarım pek bir yanıt göstermese de dağınık kalmasında sakınca bulmayarak yatağın altına kaçan ayakkabılarımı yatağın altından çıkararak ayağıma geçirmiştim. Tozpembe bornozu ile yeni yeni banyodan çıkan Michelle her zaman ki surat ifadesini yüzüne yerleştirerek ‘’ Ah lütfen Jimmy, bu neredeyse onuncu oluyor ve sen her seferinde pişman oluyorsun.’’ Diyerek kendini hızlı bir şekilde yatağa attı. Ellerini gömleğimin içerisinden geçirerek vücudumu hissetme çabalarına karşılık yataktan kalkarak cevabımı yeterince vermiştim ama bu yeterli değildi. Son derece nefret ettiğim kişilerden biri duruyordu karşımda artık, diğerine ise boy aynasına bakarak görmek yeterliydi. Aşağılayıcı bakışlarımı kızın üzerinde gezdirirken sonunda ağzımı açarak ‘’ Biliyorum senin için zor olacak ama bunu artık yapmak istemiyorum. Aramızdaki tensel temas bizi hiçbir şekilde bağlamıyor ve bizi bir bütün yapmıyor. Ve şimdi buradan gidiyorum.’’ Diyerek odanın kapısına yönelmiştim ki kapının kolunu tutmadan kapı kendime doğru açılmıştı. Son derece dağınık ve geceden kalma halim ile kapıyı açtığımda ise karşımda duran kişinin en yakın arkadaşım Jake den başka kimse olmayacağını önceden tahmin etmem gerekiyor olmamdı. Suratındaki nefret vücuduna sıcaklık olarak işlemişe benziyordu ki taş bebek gibi görünen suratı alevden kıpkırmızı olmuştu. Elindeki bir buket orkideyi istem dışı bir şekilde yere düşürdükten sonra sinirden titreyen çenesinden ‘’ Cehennemde güzel bir ikili olacaksınız.’’ Diyerek hızlı adımlarla arabasının yolunu tuttu. Korktuğum şeyin bu kadar çabuk başıma geleceğini tahmin bile etmez iken içinde kaldığım durum sadece hayatımdaki kesitleri tekrar başa alıyordu. Artık neredeyse buna alışmıştım bile denebilirdi. İlk önce arkadaş oluyordum sonra onların sevgilileri ile tanışıp gizli bir şekilde yatıyordum ve sonuç ortadaydı. Kendimden bile sakındığım kişiliğim ilk defa bana bile zevk veriyordu. Artık gerçek ben’i bulmuştum. Son derece nankör, ve suratıma yansıyan sevimsizlik beni ben yapıyor ve yeni bir çağın ilk adımlarını atıyordu.