London Never Sleeps
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Hoş geldin .
Londra senin için Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri uyumuyor.
Perş. Ocak 01, 1970 tarihinden beri buralarda takılmadın.

Aramıza son katılan https://lnsrplay.yetkin-forum.com/u398, Londra'ya hoş geldin!
Sitemiz bir rol oyunu sitesi olduğundan lütfen bu amaçla, Ad Soyad şeklinde kaydolun.
Rol oyununa başlamadan önce Başlangıç Rehberi'ni mutlaka okuyun.
London Never Sleeps toplu konuşma: Chatbox.
Rol oyunu puanlaması için: Tık.

 

 Crack House

Aşağa gitmek 
+4
Althea McQueen
Sidney Moon
Victoria Lynton
Bunny Bacardi
8 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
Althea McQueen
London Central II. Sınıf
London Central II. Sınıf
Althea McQueen


Mesaj Sayısı : 74

Crack House - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Crack House   Crack House - Sayfa 2 Icon_minitimePerş. Şub. 09, 2012 3:55 pm

Kızgındı Althea kendisine fazlaca. Theodor'a bakınca iç organlarının saçma sapan figürler sergilemesinden, kaburgalarının altında mambo yapmasından bezmişti fazlasıyla. Sürekli hasta hissediyordu; ama bu terk edilesi bir saçmalık da değildi. Tanrı aşkına, ne yapıyordu ki Althea? Onu öpmeyi seviyordu, onun da Althea'yı öpmeyi sevdiği gayet netti ve şu an konuştukları konu da John'dan ibaretti. Üstüne üstlük bu başlığı da Althea'nın şahsı açmıştı. Bazen -mesela tam da şu an- kafası çok fazla karışabiliyordu. Theodor'un yattığı her kızı listeye ekleyip uyumadan önce onlara yapabileceği pislikleri düşünmeyi, suikast hazırlıkları yapmaktan ölümcül bir zevk alıyordu. Eh. Tamam, buraya kadar harika; ama o zaman John kimin siki oluyordu? Althea kaşlarını çattı. İki çizgi derhal kendisini belli ederken sinirlenmişti yine, tabii ki kendisine. Derin bir nefesle akciğerlerini şişirirken gözlerini kırpıştırarak üfledi. Terk edip gidemiyordu ki o John denen yaşlı herifi. Theodor'a söylemiyordu bunu; ama herif resmen psikopatın önde gideniydi. Yok. Bayrak taşıyanıydı hatta. Kaç kere Althea'yı itip kakmıştı ve itiraf etmek elzemse, korkuyordu kız. İki açıdan da korkuyordu. Theodor bunu duysa onu camdan aşağı atabilirdi ve bunda pek zorlanmazdı herhalde.
Yine de başka bir sorun daha mevcuttu. Yani Theodor'la öpüşmesi ya da onun yanında uyuyup kendince çılgın bir yaz tatili geçirmesi demek, bu sarışının Althea'dan hoşlandığı anlamına mı gelirdi ki? İşin aslı kız birkaç yıl geriden geliyordu ve aklı diğer herkesten daha fazla karışıyordu. Mesela Sidney ve Becca. İkisini yataklardan topluyorlardı; ama aralarında kesinlikle bir şey yoktu öyle. Hatta gayet iyi arkadaştılar. Öbür yandan Harley de öyleydi. Hatta birden fazla kızla öyleydi, pislik. Muhtemelen şu kızıl kızla da işi pişiriyor olmalıydılar. Değil mi? Odaya kapanmışlardı işte. Bu ne anlama geliyordu madem öyle? Öpücük çok daha basit bir şeydi. Kaç kere- Kaç kere, Althea Harley ve Arnold'ın birbirlerini öptüğüne bile tanıklık etmişti. Kafaları iyi oluyordu, uçuyorlardı ve o zaman birbirlerini fazlaca seviyorlardı.
“Neyin var?” dedi Theodor'un sesi Althea'nın kulağına. Kız ancak o zaman kendisini toplayıp limon yemiş suratını normale döndürmek için gayret gösterdi. John olayını yine rafa kaldırıp hiç olmamış gibi davranmaya karar verirken hafifçe sırıttı. “Midem bulanıyor.” dedi suratının halinin sebebi olmamasına karşın, yalan da değilken. Sonra biraz daha gömüldü çocuğun göğsüne. Ayrılacaktı John'dan, karar verilmişti işte. Althea aptal bir kız değildi, istekleri bu dünyadan. İz bırakacak bir insan olması gerekiyordu daha ve otuz iki yaşındaki bir adamla takılarak bunu harcayacak değildi. Hem salak gibi göründüğünü düşünmeye başlamıştı şu sıralar. Başta havalı gibi gelmişti, eğer yeterince çaba sarf ederse Theodor'un gözüne girerdi, çömez muamelesi görmez diye düşünmüştü; ama yanıldığı açıkça ortadaydı. Çünkü çocuğun kişiliği öyle değildi ve Althea böyle davrandığına fazlasıyla pişmandı. Çocuğun kucağında biraz dönüp onun dizlerine oturdu yanlamasına. Bacaklarını kendisine çekip çenesini dizlerinin üzerine koyarken ona baktı bir iki saniye. Hafiften çakır keyif olmanın verdiği cesaretle saçmalayabileceğini biliyordu; ama bunu yapmadı. Tekrar konuştuğunda sesi oldukça sakindi hatta. “Sen de gelsene bu gece. Babam yoktur kesin, bu aralar eve pek uğramıyor. Sanırım patronuyla falan yatıyor.” dedi omzunu silkerken. Burası gerçekti, zaten Theodor'a yalan söyleme gereksinimi duymuyordu; ama bir yandan da o küçük endişeler yüzünden çok hevesli de görünmek istemiyordu. Bundandır ki küçük bir şeyler uydurdu beyni. “Mahallede hırsız dolanıyormuş, geçen hafta alt sokaktaki bir ailenin evine girmişler. Ben de biraz tırsıyorum. Normal olarak işte- Eh. Babam da yok-” Aslında gel bende kal bu gece demek o kadar da zor değildi. Şu an niye geriliyordu ki? Ne oluyordu yani? Yüzünü sıvazlayıp esnedi. Saçı başı dağılmıştı, üzerindeki kendi diktiği grup tişörtü çok acınası duruyordu ve galiba çenesinde bir sivilce çıkacaktı yakında. Suçu uyku sersemliğine atıp kollarını açarak genleşti. “Bende kalsana. Yani buraya geri dönmek istersen de anlarım. Yani Bunny hapisten çıktı, parti eğlenceli falan. Öf. Ne diyorum ki? Şimdi sordum diye istemesen de gelmek zorunda kalacaksın. Demedim say. Korkmuyorum, harikayım oley.” Niye korksundu zaten, hırsız bile yoktu ortada.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Theodor Roven
London I. Sınıf | Müzik Tarihi
London I. Sınıf | Müzik Tarihi
Theodor Roven


Mesaj Sayısı : 30

Crack House - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Crack House   Crack House - Sayfa 2 Icon_minitimeCuma Şub. 10, 2012 11:21 pm

Karşısındaki kızın şaşkın halleri Theodor'un suratındaki gülümsemenin sebebiydi şimdi. Althea'nın böyle bocalaması, “Gel bende kal.” deyemeyecek kadar utangaç davranışlar sergilemesi falan ona özgü değildi belki de. Kız onun ömrü boyunca gördüğü en fedakar insanlardan biriydi. Hem de on altı yaşında olmasına rağmen. Babasına babalık yapıyordu yeri gelince, annesi zaten yoktu. Ayrıca bu evin de kadın eli değdiği gibi gözüktüğü zamanlarda Althea'nın bu işte parmağı oluyordu. Fast food çöplüğü gibi olan ev, kızın yaptığı yemek kokusuyla doluyordu. Kendi on altılık halini düşündüğünde de garip bir şey geliyordu gözünün önüne. Saçları yeni yeni uzamaya başlamış ergen modunda annesini havaalanında İsveç'e gönderişi, sonra teyzesinin yanında lise mezuniyetine kadar kalışı. Harley ve Arnold'la birlikte çıkacakları evin hayalini kuruşları, grubun, ileride kullanacaklar enstrümanların. Belki çok uzun zaman olmamıştı, üç sene geçmişti üzerinden. Ama bir asır kadar uzun gelen zamanlar da olmuştu. Ya da bu geceki gibi su misali akmıştı zaman. Althea'nın sırtına koydu elini, parmakları orada dolaşırken suratındaki gülümseme hala silinmemişti.
“Gelirim.” dedi sesine bir huzur dolarken. Kızın sırtını sıvazladı hafifçe. Midesinin bulanması doğaldı. Havada bu kadar ağır bir koku varken bulanmaması şaşırtıcı olurdu zaten. Kusuk kokusu, ter ve içki kokusuyla birleşiyordu. Bir de şu mutfaktan yükselen bozuk lazanya kokusu destekliyordu onu. Evleri küçüktü zaten. Giriş kapısını açtıklarında salona giriyorlardı. Yassılaşıp eğri büğrü hallere girmiş minderler bu geceki gibi gecelerin en büyük yardımcısıydı. Hepsinin üstünde sigara yanıkları, bira, fazlasıyla vücut sıvısı vardı ama bu da evin özelliğiydi işte. Bir köşedeki üçlü koltuk sırayla Harley ve Theodor'un yatağı oluyordu. Onun dışında minderler de birleşince yayları neredeyse fırlamakta olan koltuktan daha konforlu olabiliyordu. Üçünün annesi de uğramamıştı bu eve daha önce. Malin de Haley de şu üzerinde yumruk izi olan kapıdan içeri adımını attıkları anda bayılırlardı herhalde. O yüzden tam olarak adres bile belirtmemişlerdi. Zaten Malin'in bir daha İngiltere'ye adım atması için Theodor'un evlenmesi falan gerekiyordu herhalde. Şimdi durdukları yer de balkon kapısının yanındaki köşeydi, kaloriferin dibi.

Balkonda konuşmakta olan Arnold'ın mırıltıları anlaşılmaz bir şekilde kulağına geliyordu. Kesin saçmalamaya başlayıp Victoria'yı kaçıracaktı evden. Kızın okuldaki davranışlarının buraya pek uymadığı kesindi, az önceki şok olmuş ifadesine rağmen nasıl hala buradaydı bilmiyordu bile. Sidney ile de aileler konusunda bir yerden tanıştıklarını düşünüyordu. Fazla kurcalamadı bu konuyu. Onun yerine Althea'yı kendisine çekip kızın karnını okşadı yavaşça.
“Miden kötüyse çıkalım. Temiz hava iyi gelir. Ayrıca gelmek istemeyeceğimi neredne çıkarıyorsun ki gerilme boşuna. Geliyorum. Bu saatten sonra istemediğini söylesen bile gelirim.” dedi kafası hafifçe sallanırken. Sigara ve Althea kokusuyla dolu saçlara bir öpücük bırakıp kızı ayaklandırdı.
“Hırsız alarmı falan almak lazım tamam mı? Acil numaralara da numaramı yazmanı istiyorum. Ne bileyim beş numaraya basınca beni aramış ol. Neden beş dedim bilmiyorum. Sanırım lisedeki forma numaram oydu diye.” Kendisi de kalorifere tutunup ayağa kalktı. Midesine sünger muamelesi yapıp bunca şeyi içtikten sonra hafif bir güzelleşme oluyordu tabii ki. Tamam, insanlar İsveçlilerin kanında içmek olduğunu söylerdi. Soğuk hava bira sayesinde yumuşardı ama o hayatları boyunca memleketinde kalan İsveçliler için geçerliydi muhtemelen. Yine de burada, Harley ve Arnold gibi en iyi arkadaşları olunca insan oradaki kadar alkole boğuluyordu.

“Çıkalım. Sabah erkenden dönerim ben. O zaman evi de hallederim. Umarım Arnold balkondan düşüp bağırsaklarını köpeklere yem etmez.” Balkona bakan cama ilerleyip bir iki tık yaptı. Gideceğini o sırada fazlasıyla muhabbete dalmış olan Sidney, Arnold ve Victoria'ya işaret diliyle anlattıktan sonra sırıtarak Althea'nın beline sardı kolunu. Harley'e söyleyemeyecekti çünkü şu İsveçli kızla odaya kapanmıştı, ne yaptıklarını tahmin etmek o kadar zor değildi zaten. Harley'den bahsediyorlardı sonuçta.
“Tamam aç mısın? Billie'nin yerine gidip bir şeyler yiyebiliriz. Paket de yaptırabiliriz aslında.” dedi kapıya ilerlerlerken. Arada yerde yatan birinin üzerinden Althea'yı atlatıp kendisi de geçti. Sanki kimse yomuş gibi rahat rahat konuşup yürüyorlardı. Apartmana çıktıklarında boğuk sesler kulağına daha az gelmeye başlar olmuştu. Gürültüden kurtulmuş kulakları rahatlarken Althea'ya yalnız başınayken hırsız girerse neler yapması gerektiğini anlatmaya başlamıştı bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Crack House
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
London Never Sleeps :: c i t y . o f . l o n d on :: The Streets-
Buraya geçin: