London Never Sleeps
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Hoş geldin .
Londra senin için tarihinden beri uyumuyor.
tarihinden beri buralarda takılmadın.

Aramıza son katılan https://lnsrplay.yetkin-forum.com/u398, Londra'ya hoş geldin!
Sitemiz bir rol oyunu sitesi olduğundan lütfen bu amaçla, Ad Soyad şeklinde kaydolun.
Rol oyununa başlamadan önce Başlangıç Rehberi'ni mutlaka okuyun.
London Never Sleeps toplu konuşma: Chatbox.
Rol oyunu puanlaması için: Tık.

 

 Şişe Çevirmece

Aşağa gitmek 
+10
Aphra Avichayil
William Moore
Juliana Levers
Llesenia Carreño Martinéz
Francie Lou
Adam Brent
Clementine Crandal
Beirut Bartolomej
Evelyn C. Zamora
Meg Margold
14 posters
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Meg Margold
Oxford I. Sınıf | Yeni Medya
 Oxford I. Sınıf | Yeni Medya
Meg Margold


Mesaj Sayısı : 146

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeC.tesi Şub. 04, 2012 10:40 pm

Kurgu Şişe çeviriciiz, kime gelirse!
Saat 22.oo civarları.
Katılanlar Meg Margold, Evelyn C. Zamora, Francie Lou, Clementine Crandal, Aphra Avichayil, William Moora, Adam Brent, Nicholas Davis veya Bradley -burası sürpriz-, Beirut Bartolomej, Juliana Levers, Seoirse Rowan.

İlk rp sırası
Meg Margold
Evelyn C. Zamora
Clementine Crandal
Adam Brent
Francie Lou
Llesenia Carreño
Juliana Levers
William Moore
Aphra Avichayil
Ya Nicholas Davis ya da Bradley Bristow geliyor.
Seoirse Rowan
Vladimir Chivas

*höhöm. Sırada değişiklik isterseniz mesaja alalım sizii.
*höhöm2. Online yazıyoruz, fazla kasmanıza gerek yok.
*höhöm3. Şimdi Elis'ten rica ettim beni mod yapıyor buraya. Mesajlarınızı editleyip kim kime gelmiş onu yazıcam. Ona göre artık şişe kime geldiyse, soran taraf önce, cevaplayan taraf sonra yazacak. Ondan sonra cevaplayan şişeyi çevirdiğini belirtir ben editlerim falan. Öyle. Eğlencenize bakın!
*höhöm4. Eğer ki size cesaret sorusu denk geldi ve birisiyle bir şey yapmanız istendiyse, o "bir şeyi" yaptığınız ortağınız şişeyi çevirsin. Okkee?


En son Meg Margold tarafından Ptsi Şub. 06, 2012 9:24 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 6 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Meg Margold
Oxford I. Sınıf | Yeni Medya
 Oxford I. Sınıf | Yeni Medya
Meg Margold


Mesaj Sayısı : 146

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeC.tesi Şub. 04, 2012 11:10 pm

Katılanlar listesini gözden geçirdi. Herkesin telefonuna saat birde mesaj atmış, hemen ardından Magda'ya hazırlıklara başlamasını istemişti. Babasının iş görüşmesi için şehir dışına çıkmasından faydalanıp hemen düzenlediği organizasyon için heyecanlanmıştı. Güzel giyinmeli miydi? Belki. "Magda! Ben hazırlanmaya başlıyorum. Sen işin bitince gidebilirsin. Billy'yi amcama bırakmayı unutma!" Evdeki hizmetçiye söylendikten sonra dolabının başına geçti. Yeşil renk kısa şortunu altına geçirip, ceplerinin kenarlarındaki kırmızı saten şerit renginde üzerine bol, aynı renkte bir tişört giydi. Saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Ah... İlk defa etrafındakiler kendisini böyle görecekti. Kendi kendine gülümseyip kırmızı ruju sürdü dudaklarına. Kendine son bir kez baktı. Tamam, yeterince iyi görünüyordu. Yeterince. Odasından çıkmak için topukları üzerinde dönüp salona doğru ilerledi.

Geniş salona geçtiğinde koltukların hepsinin düzenli olarak geriye çekildiğini, ortadaki masanın kaldırıldığını ve yerlere herkes için farklı renklerde minder konulduğunu gördüğünde etraftaki rahatsız edici bir kaç objeden kurtulmak için oda düzenine kendisi de el atmıştı. "Harika." Salondaki yemek masasının üzerine taşınan yiyeceklere baktı. Altı tane koca kase patlamış mısır, beş kase cips, mini pastalar, kanepeler, kurabiyeler, kekler... Hemen yanındaki diğer masaya kaydı gözleri. Masa üzerinde tekila, bira ve viski şişeleri vardı. Açılışı birayla yapmayı planlıyordu. Gerçi herkese yetecek, hatta artacak kadar içki vardı. Saatine baktı, Dokuzu kırk altı geçiyor. Saat yaklaştıkça heyecanlanıyordu. Aslında hiçbir şey yoktu. Yalnızca bir parti. Oturduğu koltukta fazlasıyla rahatsızdı. Beğenilmeyen bir şey olursa rezil olacaktı. Tam derince bir nefes alacaktı ki kapının çalmasıyla nefesi kesildi. Hızlı bir şekilde fırladı olduğu yerden. Gözleriyle etrafı tekrar inceledikten sonra kapıya doğru ilerledi. Kulpu aşağıya indirdiğinde karşısında sarı saçlarıyla Evie'yi görünce sırıttı. "Hoş geldin! Aman tanrım. İlk gelen sensin Evie." Kıza biraz yapmacık, biraz içten bir şekilde sarılıp onu içeriye davet etti.

Şimdi herkes kapıyı açıp karşıladığımı yazarsa harika olur. Yoksa upuzun olacak bu mesaj ahah.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Evelyn C. Zamora
Cambridge I. Sınıf | Fransız Dili ve Edebiyatı
Cambridge I. Sınıf | Fransız Dili ve Edebiyatı
Evelyn C. Zamora


Mesaj Sayısı : 123

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeC.tesi Şub. 04, 2012 11:28 pm

Aslında sıkıcı bir gün geçiriyordum, dışarı çıkasım yoktu ve dizüstü bilgisayarımı göğsüme koymuş yatağa gömülmüş dağınık saçlarım, kahvem ve Tally'le Pretty Little Liars'ın yeni bölümünü seyrediyordum, ta ki ani bir mesajla Meg diye birinin vereceği partiyi öğrenmeme kadar. Saat 9 buçuktu, tam zamanında öğrenmiştim.. Teşekkürler Meg diye geçirdim içimden, sen de olmasan izleyecek dizi kalmamıştı, ne yapacaktım? Zaten PLL'in yeni bölümü de diğerlerine göre sönük. Her neyse, kalkıp siyah bir kot ve beyaz düz bir askılı bluz geçiriyorum üzerime. Yedi sekiz tane bileziği de iki bileğime bölüştürdükten sonra, saçlarımı şöyle bir tarayıp hemen gözlerime göz kalemi abanıyorum çünkü uykulu gözüküyorum, lanet olsun ki. İnsanların içine bu şekilde çıkamam, Evie insanların içine bu şekilde çıkmaz. Her gün, her gece ve her sabah o lanet bakım kremlerinden kullanırsın ama her seferinde uykulu gözükürsün zaten. B*k yere para veriyorum sizlere, yani babam veriyor. Neyse.
Hazırlanmam bitince en son kullandığım çantayı - şansıma siyah - koluma geçirip, hızlı adımlarla merdivenlerden iniyorum ve Sylvia karşıma çıkıyor. “Nereye?“ Tehditkar bakışları üzerimde ve dekoltemde dolaştıktan sonra kaşlarını kaldırarak cevap bekliyor. Birkaç basamak daha iniyorum sonra gözlerinin içine girerek soru sorduğu tonda cevaplıyorum onu. “Sana ne?“ Kapıya gidip çıkmadan “Sonra görüşürüz!“ diye bağırıyorum. Eh aynı mahallede oturduğumuzdan araba yolculuğu da pek kısa sürüyor, sonra kendimi Meg'lerin evinin önünde buluyorum. Hızlıca kapıyı çalıyorum, eğer bu şişe çevirmece partisi şu göbekten çikolata sosu yalanan ve ellerini kullanmadan karşındakini soyman tarzı bir şeyse gerçekten çok sevineceğim. Yoksa ilkokul şişe çevirmecesi gibi sevdiğin biri var mı veya cesaret dendiği zaman şunu bunu dudağından öp tarzı sorular sorulan bir şey olur, ki o zaman eve ağlayarak koşarım. Çünkü gerçekten eğlenmek istiyorum. Sadece adını duyduğum insanlarla fingirdeşmek falan. İşte klasik ben, artık alıştım, utanma da kalmadı. Her neyse, Meg kapıyı direk açıyor ve yüzünde kocaman bir gülümseme var. Ona aynı gülümsemeyle yanıt veriyorum, zaten öyle bir huyum var bana gülen herkese gülerim. Pozitiflik alışverişi işte, ne güzel. “Hoş geldin! Aman tanrım. İlk gelen sensin Evie.“ Sonra bana sarılıyor, bunu beklemiyordum ama ben de ona sarılıyorum hafiften. “Biliyorsundur, ben de Mayfair'deyim.“ Sıcakkanlı bir gülümseme atıyorum. Ardından içeri geçiriyor beni, daha kimsenin gelmemiş olduğunu tahmin ediyordum, doğru düşünmüşüm. Mayfair'de oturduğumdan ötürü beş dakikada gelmiştim, diğerleri öyle olamazdı. Umarım çok kişi gelir, çok kişi gelir ve eğleniriz. Oha, düşünsene Adam ve Clem öpüşüyormuş falan, her neyse saçma saçma şeyler. LÜTFEN, adını bilmediğim insanlar, LÜTFEN YAKIŞIKLI OLUN.


En son Evelyn C. Zamora tarafından Paz Şub. 05, 2012 3:01 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Beirut Bartolomej
Londra Vatandaşı
 Londra Vatandaşı
Beirut Bartolomej


Mesaj Sayısı : 22

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePaz Şub. 05, 2012 12:13 am

Hiçbir zaman öte tarafını dolduramayacağını düşündüğü çift kişilik yatağından saat 19.20 sularında kalkabildi. Gözleri hala dünün etkisinden kurtulamamıştı. Abartısız altı saatini Play Station'da katletmişti ve insan olduğunu hatırlatan bir iki ihtiyacı dışında kıpırdamamıştı yerinden. Yaşıtları akşamdan kalma olduğundan baş ağrısı ile kalkarken Beirut, yüz yıllık yalnızlığının sırtına bindirdiği yük ile uyanmıştı. Günün yeni yeni ışıdığı bir saatte kuş cıvıltılarıyla, lanet bir alarm sesiyle ya da annesinin cartlak sesiyle uyanmak isterdi, eğer hayatını başkalarının seçimleriyle yaşamasaydı.

Gözleri önüne dökülen saçlarını kafasından fıskiye çıkıyormuş gibi topladıktan sonra lavaboya gidip içinde kalan son pizza artıklarını kanalizasyondaki farelere armağan etti ve birkaç defa yüzüne soğuk su çarptı. Aynadaki aksinde, üstüne su boşaltılmış ve vücudunun her yerinden damlalar süzülen seksi bir model bulmayı beklerken gözleri çukurlaşmış, salya sümük, birbirine girmiş bir çehreyle karşılaştı. *whatasurprise* Yine de her defasında eli yüzü düzgün adamsın lan nedir bu yalnızlık, demeden edemiyordu. Hatta sık sık ben kız olsamlı cümlelerin sonuna bana asılırdım eklerdi. İşin dalgasını bırakıp düşündüğünde cidden böyle yaşamayı o seçmemişti. Daha en başından nefret dolu bir aileye sahipti. Her cümlenin sonunda "Her şeyin sorumlusu sensin." lafını işitirdi. Annesini öldürmekle suçlanmıştı hep -doğururken ölmüş de- Böylesi bir eziklikle büyümüşken ondan insanların arasına katılması beklenemezdi. Yine de kendi sınırlarını aşabilmişti. Doğduğu topraklarda değil de doyduğu ama aslında hiç doymadığı topraklarda adeta yeniden doğmuştu. Nasıl ve ne şekilde tanıştığını hatırlamadığı bir dolu insan tanıyordu. Banyodan çıkıp telefonuna baktığında o insanlardan birinin mesajını gördü. Aphra'nın da bahsettiği şu toplaşmanın bugün olduğunu yeni hatırlamıştı. *güzelbirküfür* Aphra'ya söylesem de gitmesem, diye düşünüyordu ki ona ulaşamayacağını acı bir gerçekle anladı. El mahkum, en kokmayan kıyafetlerini gardrobundan seçmeye başladı. Saçını açtı. Mutfak masasında bulduğu son dilim pizzayı da ağzına tıktıktan sonra kendini dışarı attı ve mesajda geçen adrese doğru yürümeye başladı. Lan, acaba alsam mı?? diye düşünürken de kendini elinde iki şişe viskiyle buldu. Cebinde son iki üç banknot kalmıştı. Düşünmemeye çalıştı. Çok geçmeden-bir saat kadar- de Meg'in evine vardı. Parmağı zile tereddütle gitti. Beş saniye geçmeden kızın küçük suratıyla karşılaştı ve ne olduğunu anlamadan içeriye girdi. Henüz üç kişiydiler. Ve Beirut da tek erkekti. Ve Beirut taş gibi iki kızın içinde tek erkekti. Hatta Beirut henüz hiç görmediği taş gibi bir kız ve bir iki ay evvel tanıştığı başka bi taş gibi kız... Ay neyse. Yemek masasının yanındaki masaya göz attı ve elindekileri sallayıp "Bunlara hiç gerek yokmuş ama." dedi ve şişeleri boş bulduğu yere koydu. Ardından tanımadığı kıza baya uzak kalan bir mindere kuruldu. Ne konuşsam lan, diyordu iç sesi. Selam ben Beirut ama sen bana kısaca rererö de, mi? Sesli düşünmüş olacak ki " Beirut ben." deyiverdi. Ardından da karizmatik olmasını ümit ettiği bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

-Bir Eziğin Güncesi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro ve Dramatik Sanatlar
 Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro ve Dramatik Sanatlar
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 531

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePaz Şub. 05, 2012 12:33 am

Yayıldığı koltukta kucağında koca bir kase mısır, yanında koltuğa kafasını koymuş dev bir köpek ve etrafında birkaç arkadaşıyla birlikte oturmuş ekrandaki filmi izliyorlardı. Halinden memnun olduğunu söyleyemezdi, filmden çok sıkılmıştı. Adamın atacağı üç adım süresince kendisi Amerika'ya döner, Alex'le iki bölüm çizgi film izlerdi. Sanat filmlerine karşı değildi ama bu film onun mantığına göre sanat değildi. Boş, düz, sessiz, arada acaba film takıldı mı diye düşündüren ve dvdnin zaman sayacına baktığında sürenin aktığını görünce hayal kırıklığı yaşamıştı birkaç kez. Kollarını havaya kaldırıp NEDEN diye bağırmak istiyordu. En sonunda dayanamadı. "Yaşlandım, burada cesedimiz örümcek bağlayınca kokudan bulacaklar hepimizi, saçımdaki beyazları görüyo musun? Hı?" Kafasını yanındaki Amy'nin burnuna sokarcasına eğmişti resmen. Kucağındaki telefon titreyince mutlulukla gözleri parladı. Evie! Kesin süper bir fikri, harika bir planı vardı. Yoksa bile acil ihtiyacı bahane ederek kaçacaktı zaten. Tamam hep birlikte Harriet'in evinde toplanmaları, film izlemeleri ve gece yatıya kalmaları fikri başta cazipti ama film, işte o siktirsindi. Telefonu açıp kendini arkadaşının sesine bıraktı. Bir yandan da fırsatı değerlendirip 'telefonla konuşuyorum kapatın şu filmi' dercesine kaşını gözünü oynatıyordu. "Evie!" diye şakıdı telefona. "Clem! Meg'de parti var! Su çevirmece- ay şişe, şişe çevirmece oynayıp sızacakmışız. En azından Meg'in planı bu. Yani tatlım, çok yemek, çok içki, saçma sapan bir eğlence ve ben varım ki bu sonuncusu bile gelmen için yeterli bir sebep." Bir kahkaha attı telefonun içine doğru. Evie hep canlı, cıvıl cıvıl, ve tam zamanında orada olan insanlardandı. Yine de üzgün görünmeye çalışıp içten içe 'nolur ısrar et' diyerek konuştu. "Ama Ev, dışarıdayım. Arkadaşlarıma sözüm vardı ve be-" "Dur orada. Adam'la mısın?" Sırıttı, nedensiz biçimde Evie'nin Adam'a karşı bir sempatisi vardı. "Evet, o da burada." "Anlaşıldı. HEMEN onu da kendini de buraya getiriyorsun Clementine Crandal yoksa güzelliğimin altında yatan cadıyla tanışırsın." Suratına kapanan telefona bir tepki verecek kadar zamanı olmamıştı. İçten içe teşekkürler yağdırarak durumu açıkladı. "Evie, şey bizim, yani Adam ve benim, çünkü onu da çağırdı, acil olarak çıkmamız gerekiyor. Üzgünüm çocuklar, çok güzeldi, sonra devamını izleriz. Yürü Adam." Çocuğun parlayan bakışlarındaki teşekkürü hissetmemesi mümkün değildi. Saat akşamın onuna gelirken Clem, üstüne kedi desenli gevşek pijaması ve Alex'in Star Wars baskılı tişörtü, yanında Adam'la birlikte bir arabaya bindi ve Meg'in evine doğru yola düştüler. Mesafe kısaydı ve kapıyı çaldıklarında arkada zıp zıp zıplayarak el sallayan bir Evie'yle karşılaşması pek şaşırtıcı değildi. Yüzünde geniş bir gülümseme Meg'e sarıldı. Daha sonra içeriye girip yeni geldiği belli çocuğa elini uzattı. "Clementine." Temel tanışma merasimi, karşılıklı gülümsemeler, Adam'ın kendini tanıştırması ve yeniden kapının çalması arasında bir yerde ona 'aferin sana' işareti yapan Evie'ye "Bizi neyden kurtardığını tahmin edemezsin." diye dert anlatıyordu.
*renklendirme koduyla uğraşmak istemedim ama elimizdekiler de çok boktanmış, neyse meh. ayrıca başlığın en kısa metnini yazarak birinci olmadım mı sizce de*
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adam Brent
Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro
 Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro
Adam Brent


Mesaj Sayısı : 35

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePaz Şub. 05, 2012 3:18 am

O an neden orada olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu, özellikle dandik bir sinema filmini küçücük bir ekranda 932475923458 kişi izlerken beni niye çağırdıklarını mümkünse 9238494 kez daha düşünmelerini istiyordum. Sonuçta şöyle diyebilirlerdi: Ooo Adam'ı çağırmayalım o film izlemekten nefret eder, tiyatrocu çocuk! Olabilirdi mesela, ama olmadı. Ned'i de kapıp Harriet'lara geldik ve oturup bildiğin s*kime benzeyen bir film izlemeye başladık. Aslında yoo, s*kime benzeyen dersem iltifat bile olabilir o film için. Bence yanlış kelimeler kullanıyorum. Her neyse, zaten ben filmi izlemek yerine kucağımdaki notebook'ta Mario oynadım biraz ve sonra da sıkılırım belki diye yanıma aldığım çizgi roman eskizlerinin olduğu defterime Tangerine'le ilgili yeni duruşlar vs. karaladım. Mor bandanasını da turuncuya çevirmeye karar verdim o saniye, ee mantıken mandalina falan, turuncu olur. Kıyafetinde bir yerde mor kullanırım, moru neden ona yakıştırdığımı bile bilmiyorum aslında. Neden mor mesela? Çok saçma değil mi, morla alakası bile yok, neden siyah değil, neden mor? Tangerine'in belki de 50. farklı pozunu çizdikten sonra derin bir iç geçirdim. Clem de ben de ilgiyle izleyen diğerlerinin aksine canımızdan bezmiş bir şekilde dakikaların geçmesini bekliyorduk ve bunu çaktırmamaya çalışıyorduk ama iki dakikada bir gerçekleşen iç çekmelerimiz sayesinde bu kolayca anlaşılıyordu. Neyse ki o anda Tangerine'in telefonu çaldı, bir şeyler dedi ve sonra kolumdan tuttuğu gibi beni o lanet olası odadan dışarı çıkardı, elimdeki kalemle eskiz defterini bile bırakamamıştım, üzerime bir şey bile alamamıştım ve pek de umrumda değildi. O lanet filmden ve ortamdan kurtulduğum için mutluydum, hem de tek başıma değildim, Tangerine de benimleydi. TEŞEKKÜRLER EVREN. Karma seni seviyorum adamım.
Sonra Meg Margold adında birinin evine gittik, içeride tanıdığım Tangerine haricinde bir de Evie vardı, gerçi onu da yeni yeni tanıyordum. Renkli bir kişiliği ve benim için bile fazla olan bir enerjisi vardı. Yine de onu seviyordum, Clem'i anımsatıyordu bana ve kötü biri değildi. En azından bana karşı. Hatta olması gerektiğinden daha samimi ve çöpçatan durumundaydı, neyse, bana zararı yoktu ve bana iyi davranıyordu, o zaman sorun yok diye düşündüm. Bir de başka biri vardı, hemcinsim. Kızların arasında tıkılı kalmak istemediğimden buna memnundum. “Adam.“ diye kendimi tanıttım Tangerine'den hemen sonra. Ardından Tangerine'in liderliğinde Evie'nin yanına oturduk. İkisinden biri şişe çevirmece dedi, ancak o zaman öğrendim çünkü neler döndüğü hakkında hiçbir fikrim, hiçbir bilgim yoktu. Şişe çevirmece mi? Onu ne zaman oynamıştım en son, ah evet 8. sınıfta cennette 7 dakika oynarken. İlk öpüşmemi hatırladım sonra, hem de o zamanki en büyük aşkım Melody tarafından lutüf edilmiş bir öpücük. Güzel günlerdi tabi, ancak 19 yaşımda şişe çevirmece oynayacağımı söyleseler, güler geçerdim. Gerçekten merak ediyorum, ilerleyen saatlerde ne olacak, yine eskizlerime mi gömüleceğim? Tangerine'in 51. pozundan devam ederek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Francie Lou
London I. Sınıf | Drama
London I. Sınıf | Drama
Francie Lou


Mesaj Sayısı : 56

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePaz Şub. 05, 2012 1:18 pm

Yurt odasında öylece oturup perdeleri çekerek ortamı karartmışken ve de Nosferatu'nun en heyecanlı sahnesinde nefesini tutuyorken -ki bu filmi on yedi kere izlemiş olmasına rağmen aynı derecede heyecanlanırdı- birden karnının üzerindeki telefonun titreşimiyle çığlık attı. Oda arkadaşı ortalıklarda olsa kesinlikle yine alay malzemesi olurdu bu sahne. Filmi durdurup telefona göz attığında parti falan filan şişe çevirmeci falan filan gibi şeyler okumuştu. Meg sıkıcı bir akşama aksiyon katmaya karar vermişti anlaşılan. Francie'nin pek fazla şişe çevirmece deneyimi olduğu söylenemezdi. Lisede kızlar için olan bir yatılı okula gittiğinden tabi. 'Herneyse' diye düşündü. Parti partidir. Üstelik akşama daha çok vardı bu yüzden biraz daha kıçını devirip Nosferatu izleyebilirdi.
Meg'in evine daha önce gitmişti. Gelecek insanları da tahmin edebiliyordu. Meg'i severdi. Aslında Francie genel anlamda saçma bir şekilde herkesi severdi. Metroda insanları dikizlerken bunu düşünüyordu. Kulaklığından yükselen Minnie Riperton'ın da etkisi olabilirdi bu düşünceler tabi. Göbeğini açıkta bırakan minik bir Pink Floyd tişörtü, bol paça bir kot ve deri ceket giyinmişti. Francie için parti kostümü buydu ve hava beklenmedik derecede ılımandı. Meg neden cehennemin dibinde oturuyordu ki? Toplu taşıma araçlarını seven biri için bu epey yol demekti. Joey de ortalıklarda gözükmediğinden tüm yolu gelmek eziyet haline dönüşmüştü. Neyse ki parmağı ve kapı zili arasında yaşanan büyük buluşma sırasında her şey unutuldu. Meg her zamanki sevimliliğiyle karşısında dikiliyordu. Onu içten bir karşılamayla evin derinliklerine çekti. Evet tipler oldukça tanıdıktı. Güzelliğini her zaman takdirle karşıladığı Evie'ye sarıldı ve Clem'in poposuna kimsenin göremeyeceği bir şaplak indirdi. Sıradan giderek Adam'ı da öptükten sonra çekik gözlü elemanı gerçekten tanımadığını algılamıştı. Deri ceketi üzerinden atıp adıın Beirut olduğunu öğrendiği çocuğa kendi adını ve tüm diğer adlarını söylerek karşılık verdi. Şu renkli minderler cidden fena halde sempatik gözüküyordu. Mutfağın nerelerde olduğunu hatırlaması gerektiğini düşündü birden. Zaten Meg onu aç bırakmazdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Llesenia Carreño Martinéz
Cambridge I. Sınıf | Politik Bilimler
Cambridge I. Sınıf | Politik Bilimler
Llesenia Carreño Martinéz


Mesaj Sayısı : 156
Nerden : Kolombiya.

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePaz Şub. 05, 2012 1:38 pm

Babasıyla yaptığı kısa konuşmadan sonra sinirleri allak bullak, beyninin içinde dolanan bin solucan gibi düşüncelerle ellerini lavaboya dayayıp suratına baktı. İyi bir uyku uyumuşsa da hala çökük gözleri ve solgun dudakları değişmeden aynı yerde, aynı bitkinlikte duruyorlardı. Telefonunun alarmı çığlık çığlığa ötmeye başlayınca aklına dün gelen mesaj geldi. Hazırlanmalı, evden çıkmalı ve yine nefret ettiği taksiye binip Mayfair’e, intizam içindeki sokaklardan birindeki bir eve gidip şişenin arka tarafının önünde durmasını beklemeliydi. Bunların hepsi arka arkaya oldukça sıkıcı, sadece bazılarının isimlerini bildiğini düşününce de eğlenceli geliyordu kulağa. Neden çağrıldığına da anlam verememişti. Meg Margold kimdi bilmiyordu, ona neden mesaj gelmişti bilmiyordu. Bu küçük ayrıntı kafasını çok da meşgul edememişti zaten. Telefonu susturdu, Meg’e mesaj atmayı düşündü kimler olacaktı belki tanıdığı birkaç kişi… Giydi odasının kapısını kenara ittirip açtı. Kapı sertçe duvara çarpıp geri döndü ve Llesenia’ya omuz attı. Acıyan yeri ovuşturarak işaret parmağını askıdaki giyeceklerin üzerinde gezdirmeye başladı. Bir eve gideceğine göre, bu sırada bunları mırıldanıyordu, bir kot ve bir bluz yeterli gibiydi. Ellerini saçlarına attı. Londra’da neredeyse kimseyi tanımıyordu, birkaç arkadaşı ve nefret ettiği birkaç oğlandan başka burayla ilgili hiçbir şeye sahip değildi. Ben buradayım dememeliydi üstündekiler bu yüzden. Telefon bir kez daha çaldı, taksi bulma süresini ve yolu hesaba kattığında evden çıkması için yalnızca on dakikası kaldığını haber veriyordu. Alarmın kendi kendine susmasını beklerken giyinmişti bile. Bir kot etek, göbeğinin alt kısmını açıkta bırakan Beatles tişörtü ve siyah zincirli postallar. Neden gittiğini düşündü yine, yeni insanlarla tanışmak için yeterince iyi bir açıklama gibi
gelmemişti ona. Kapıyı açtığında kıza yalandan bir gülümseme gönderip tanımadığı insanların arasında
ürkekçe oturacak mıydı? Fazla düşünme kızım. Yoksa gidemeyeceksin. Apartmanın önünde durup bugünkü şanslı taksiciyi beklemeye başladı. Belki şu Arap olan gelirdi, ya da üniversitede okuduğunu
söyleyen ama Llesenia’nın pek inanmadığı oğlan, ya da mutlu ailesini fotoğrafına bakıp sürekli gülümseyen
adam. Sokak lambasına dayanıp beklemekten sıkıldığında metroya doğru yürümeye başladığını fark etti.
Metroya, soğuk duvarlara, her biri yere bakan insanlara bakmadı. Binerken, giderken, inerken de. Verilen
adrese geldiğinde metrodan beri önünde yürüyen kız da Llesenia’nın gideceği evin kapısını çalmıştı. Derin bir
nefes alıp kapıyı tıklattı, Meg olduğunu tahmin ettiği kız gülümseyerek onu içeri aldıktan sonra insanları
inceledi. Tek tanıdığı kişi Julien’in sevgilisiydi. Onun da adını bilmiyordu zaten. Adını söyleyip kendi gibi ürkek
duran çekik gözlü bir çocuğun karşısındaki mindere, iki yanı da boş, oturdu. Sonra gözü kenara atılmış bir poşetteki viskilere takıldı. Birkaç saniye icinde bir şişeyi acmış, şişesinden iciyordu yavaş yavaş. Bir hafta olmuştu.








En son Llesenia Carreño tarafından Paz Şub. 05, 2012 6:14 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Juliana Levers
Westminster IV. Sınıf
Westminster IV. Sınıf
Juliana Levers


Mesaj Sayısı : 10

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePaz Şub. 05, 2012 2:38 pm

Like a virgiiiiiin touuucheed foor thee very fiiirst tiiimeeee
Odasında garip hareketler yaparak -duvara kafasını çapmak, takla atmaya çalışırken yataktan düşmek, yerde yuvarlanmak gibi- avazı çıktığınca şarkı söylüyordu. Aslında sabah erken uyanmayı planlamıştı fakat akşam üstü uyanınca içinden dışarı çıkmak da gelmemişti. Yapılabilecek tek şey her zamanki gibi evde aptal aptal oturmaktı. Millet dışarda sevgilileriyle sevişirken Juliana tüm forever alone'luğuyla odasında takılıyordu. Özeniyordu, evet. Ama iş biriyle sevgili olmaya geldiğinde kendini sanki dört duvar arasındaymış da oksijensiz bırakılmış o da yetmezmiş gibi o dört duvar onu sıkıştırmak için üstüne doğru geliyormuş gibi hissediyordu. O yüzden de bir çok ilişkiden kaçmışlığı vardı. Nedenini bilmediği bir şeydi bu. Flört ederken her şey çok güzel, hayat mükemmel, kuşlar cıvıldak, çiçekler, ağaçlar... Ama iş ciddi olduğunda birden her yer karanlık oluveriyordu. Sanki o çıktığı bir zamanlar peşinde koştuğu, ayyy çok tatlı diye arkadaşlarına anlattığı çocuk değil de alakasız saçma sapan ümraniye tecavüzcüsümvari bir yaratık. Juliana tüm bunları düşünerek kendini meydan savaşlarını aratmayacak derecede dağınık olan yatağına attı. Belki de sandığı gibi biseksüel değildi, ciddi ciddi lezbiyendi ve bu yüzden sevgili işleri onu bu kadar sıkıyordu. İşi gücü yokmuş gibi yarım saat boyunca oturdu ve bunu düşündü. Tamam ilk kez bi erkekle öpüşmüş, bekaretini de bir erkekle kaybetmiş olabilirdi ama Carla'ya karşı hissetikleri kendine itiraf edemediği türden enteresan duygulardı. Tüm bu düşünceler içinde boğulmuşken telefonunun ekranının birden aydınlandığını gördü. Bu eve tıkıldığı sıkıcı günü karanlık bir tünel olarak görürsek o ışık da çıkış deliğinin aydınlığı ya da o tarz bir şey olabilirdi. Meg diye biri onu şişe çevirmeceye çağırmıştı. Tek sorun herkesin üniversiteli olmasıydı. Bir liseli olarak ezilmek istemiyordu aralarında Juliana. Aslında ezilmesi gereken onlardı. Lisede her şey güzeldi, fazla sorumluluk yoktu. Üniversitede ise bir meslek sahibi olma çabası, o anki sevgilisiyle işlerin birden ciddiye binmesi ve bunun sonucunda saçma sapan evlilik, üç çocuk, mavi panjurlu ev hayalleri tarzı şeyler vardı. Kendinin onların hepsinden daha özgür ve üstün olduğunu fark edince hazırlanıp gitmeye karar verdi. Açık mavi mi buz mavisi mi karar veremediği değişik tondaki gömleğini, kendisi tarafından ustaca yırtılmış açık renk kot pantolonunu giydi. Onları altına da tarçın rengi ugglarını. Ugglardan kızlar da dahil olarak ülkenin yarısından fazlasının nefret ettiğini biliyordu fakat bu o botların ne kadar rahat ve yumuşak olduğu gerçeğini değiştiremezdi. Saman sarısı saçlarını her zamanki gibi ortadan ayırdı. Bu saç modelinin onu diğer yaşıtlarını gösterdiği gibi süt göstermediğini düşünüyordu. Aksine havalıydı. Dibi gelmiş parfümünün son damlalarını da ne idüğü belirsiz insanlarla yapacağı şişe çevirmece için harcayıp evden çıktı.

Doğru eve geldiğini anlaması fazla uzun sürmedi. Daha bahçeyi gördüğünde anlamıştı. Bu Meg denilen eleman zengin birine benziyordu. Kapıyı çaldığında da onu ilk karşılayan o olmuştu zaten. Fazla konuşmuşlukları olmamasına rağmen ev sahibinden gördüğü bu samimiyet Juliana'yı hem biraz şaşırtmış hem de memnun etmişti. Şirin bir kızdı zaten Meg. Her şeye güldüğü gerçeğini bir kenara atarsak gülüşü oldukça sempatikti. Yaptığı at kuyruğu daha da bir tatlı göstermişti onu. Juliana karşısındaki kızın gülümsemesine karşılık olarak abartı bir gülüşle salona geçti. Ortamı görür görmez içindeki düşünceler yüzünden etrafında konuşulanları duyamaz olmuştu nerdeyse. "AMAN TANRIM KIZIM, ÜNİVERSİTE ORTAMINDASIN, SENİN YERİNDE OLMAK İÇİN KENDİNİ SATAN İNSANLAR BİLE VAR" diye bağırıyordu iç ses. Tamam, belki de biraz abartmıştı bu olayı kendi kendine ama yine de AMAN TANRIM düşüncesini bastırıp atamıyordu içinden. Üniversitedeki ortamını garantiye almak adına uçar adımlarla tam olarak ne konuştuklarını anlayamadığı bir takım üniversitelinin yanına gitti. Onlar gülünce gülüyor, kafa sallayınca kafa sallıyordu. Üniversitede işler böyle yürüyor heralde diye düşünerek Meg'in yanına gitti. Şişe çevirmeceye başlamak için yarını beklemeyeceklerdi heralde ve bu olay başladığında ev sahibinin -yani tanıdığı tek kişinin- yanında olmak en iyisiydi ona göre.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Moore
London Central IV. Sınıf
London Central IV. Sınıf
William Moore


Mesaj Sayısı : 199

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePaz Şub. 05, 2012 3:02 pm

"Ne demek gelmiyorsun?!" Telefonu açtığımda uykulu olabilirim ama tek kelimesi beni uykulu halimden çekip çıkarmaya yetmişti. "Senin yüzünden geliyorum hayvan herif!" Simon beni rahatlatmak için bir şeyler söylüyordu ama uykumdan olmanın öfkesiyle mi beni satmasının öfkesiyle mi çileden çıkmıştım bilmiyorum. Vay hayvan! İki gün önce gelip saçma şişe çevirmeceden bahseden, beni ikna etmek için dil döken gene aynı kişiydi. Arkadaşlarım var demişti ama puşt herif, kim bilir kimi nereden tanıyor. Tanıdığına bile inanmıyorum ya, neyse. Saçlarımı karıştırıp gözlerimi açıp kapadım, sıcak yatağım lanet telefon sesinden önce çok daha cazipti. Şu zil sesini de değiştirmeliyim, şarkıdan nefret etmeme sebep olacak yakında. Simon mesaj geldiğini ama gelemeyecek durumda olduğunu, benim gidebileceğimi söylüyordu. "Siktir et." dedim Liverpool aksanımla. Niye gideyim ki, kimseyi tanımıyorum. Eğlenceli olacağını söyledi, kızlar falan. Evet kızlar, farkındayım Simon, hatırlattığın için teşekkür ederim, ben de erkekçe oturup testosteron sala sala şişe çevirmece oynayacağımızı düşünüyordum. Şişe çevirmece, tabii ki kızlar olacak! Hangi erkek oturup hadi şişe çevirmece oynayalım mantığıyla böyle bir şey planlar ki? Ben homurdanırken Simon güzel kızlar olacağını söyledi. Güzel ama zamanını kız avlamak ile geçiren biri değilim, ortamda güzel kız var diye ortama atlayacak da değilim. "Gelmiyorum." dedim, uyuyabilirim niye Tanrı cezası metronun tekine binip gideyim ki? "Beni uyandırdığın için teşekkür ederim seni sii-" "William?" Annemin sesi merdivenleri tırmanıp odama çıktığında telefonun ahizesini kapattım, Simon'ın duymasını istememiştim, annem ile ilgili yaptığı rencide edici şakaları meşhurdur, birkaç kere ileri gittiğini hatırlatmak istercesine burnunu yamulttuğum vardır.Gelenin annem olup olmadığını sordu yılışık ses tonuyla. "Yerinde olsam böyle bir durumda annem ile ilgili şaka yapmazdım, zaten seni gördüğüm anda don lastiğini kafana geçirmeyi planlıyorum." Yapabilirim, biliyor. Babaanne donları giyen biri için ürkütücü bir tehditti bu. Şu an yanımda olsaydı da tenis raketimi suratına indirebilseydim. Simon gülmeye devam edip bana partiye gitmezsem anneme edebiyat öğretmenimizin cezasına kaldığım gün camdan kaçtığımı söyleyeceğini söyledi. Oğlancı herif! Çocuk gibiydi ama Simon'dan bahsediyoruz, o her zaman çocuk gibidir. Annemin merdivenleri çıktığını duyuyordum kafamı salladım. "Bundan çıkarın ne?" Simon kahkaha attı, küçük kız gibi kahkaha atıyor kahrolasıca.Benim iyiliğimi düşünüyormuş-muş. Dilimin ucuna kadar geldi küfür de yuttum, annem neredeyse odama gelmişti kafama vurmasını istemiyorum kötü konuştuğum için. Telefonun ahizesini kendime yaklaştırdım. "Dün gece sizdeydim de seninle görüşemedik. Annene selam söyle." Telefonu kapattığımda öteki tarafta bana inceden saydıran kepçe kulaklı arkadaşımı bıraktığımı biliyorum ve bu beni eğlendiriyor.

Annem çamaşırları almak için gelmişti, sepeti gösterip giyinmeye başladım. Kareli kırmızı bir gömleğim vardı siyah içliğimin üzerinde güzel duran. İkisini de geçirip gömleğin önünü açık bıraktım. Kot pantolon, spor ayakkabılar ve tamamdır! Hazırlanma evresi ne kadar basit bir şey, makyaj yapmak zorunda kalan kızlara üzülüyorum hayatlarının yarısını ayna karşısında suratlarını boyayarak geçiriyorlar. Palyaçolar da öyle, ne garip bir benzerlik. Metroya atladım, babam evde değildi ve annem görüşürüz'ümü yakalayamayacak kadar meşguldü. Hiç bilmediğim bir ortama dalacak olmak, garip hissettiriyor. Bir grup ergenleşmemiş kız bekliyorum doğrusu, aralarında Simon varsa mutlaka öyle biri olmalı. Metro sarstı, insanlar oranın dekoru gibi gözüküyordu. Kadın geleceğim durağı söyledi, kendimi soğuğa attım. Bir köşeden çikolata aldım, öğle akşam herhangi bir öğün için midemi tok tutmuştu en azından. Ne yediğim önemli değil yeter ki ölmeyeyim. Simon'ın bana attığı mesajdan adresi bulmak zor olmadı. Kapıyı çaldım, açan kişinin böyle görünmesini beklemiyordum. Uzun sarı saçlar, herhangi bir liselide göremeyeceğin bilgelik parıltısı. Tanrım, neresi burası sahi? "Ben Will, Simon'ın arkadaşıyım. O gelemiyormuş." dedim otomatikman. Ne diyecektim, sütçüyüm mü? Simon ev sahibini tanıdığını söylemişti. İçimden lütfen Simon'ı tanıyan sen ol, lütfen ev sahibi ol diyordum yoksa yanlış kapı diye kapıyı suratıma yemek an meselesiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://asosyalmonologlari.tumblr.com/
Aphra Avichayil
Oxford I. Sınıf | İbrani Dili ve Yahudi Kültürü
Oxford I. Sınıf | İbrani Dili ve Yahudi Kültürü
Aphra Avichayil


Mesaj Sayısı : 162

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePaz Şub. 05, 2012 3:47 pm

Ama doğru yolda yürüyüp doğru dürüst konuşan, zorbalıkla edinilen kazancı reddeden, elini rüşvetten uzak tutan yükseklerde oturacak. Ekmeği sağlanacak, hiç susuz kalmayacak. (Yeşaya, 33:15-16)
“Gelmesem olmaz mı?” diye hayıflanırken, Meg’in bakışları her şeyi açıklıyordu. İnatçı keçinin teki olan kız, belli ki bana başka seçenek tanımıyordu. Paranoyaya yeni boyutlar kazandıran bense, oyunun nasıl olacağını düşünmeye başlamıştım bile. Meggy’nin evi günah kokacaktı: Alkol, cinsellik, sigara… Derin bir nefes alarak, son şansımı oyuna soktum: Yeşil gözlerimi sonuna kadar açarak, yavru kedi taklidi yaptım. Meg buna dayanamazdı. Yine de gözlerini kapattı ve ciddi bir biçimde son sözünü söyledi: “Hayır.” Gözlerimi devirdim ve kitaplarımı toparlamaya koyuldum. Meg halinden memnun görünüyodu. Gözlerimi kısarken, fısıldadım. “Senden nefret ediyorum.” Her ne kadar gitmek istemesem de, yegâne arkadaşımı kaybetmek de istemiyordum. Tam yandaki koridora sapmak üzereyken, Meg’in sesi kulaklarımda yankılandı. “Ben de seni seviyorum, güzelim. Sonra görüşürüz!”

Çareyi Beirut’tan yardım istemekte bulmuştum. Not: Beirut tek erkek arkadaşımdır. Ve beni kırmadığı için ona olan sevgim kaç kat arttı tahmin bile edemezsiniz. Demek istediğim, Meg’i de çok severim; fakat nasıl diyeyim, o biraz şeydir: Popüler! Yalnız kalma korkusu yaşamaktansa, işimi garantiye almayı tercih etmiştim. Karşımdaki gardıroptan çabucak seçtiğim şort – tişört kombinimi ütülerken, kulağımda We Are The Champions çalıyordu. Saçlarımı özensizce atkuyruğu şeklinde topladım ve arabamın anahtarını aramaya başladım. Üstün(!) araba kullanma yeteneğimle, eğer arabadan sağ çıkabilirsem, bir hafta boyunca Tevrat’ı yeniden okuyacaktım. Sıfır makyajla ilgi çekmeyeceğimi umuyordum.

Evrenin en yoğun trafiği bugün olsa gerekti! Yaklaşık yirmi dakikalık bir gecikmeyle Meg’in evine varmıştım. Beirut’un huysuz tavırlarına nasıl katlanacağımı bilmiyordum. Kapı zilinin melodisi zihnimde tekrarlanırken, karşımda Meg’i buldum. Kıza sıkıca sarıldım ve içeri geçtim. Üzerimde hissettiğim bakışlar, beni epey tedirgin etmişti. Belki de kendimi tanıtmalıydım. “Aphra Avichayil.” Beklediğimden de gür çıkan sesim, iyi bir başlangıç yaptığımı kanıtlar nitelikteydi. Göz göze geldiğim Beirut’un yanına otururken, aynı kedi tavrımı takınmıştım. “Tanrı biliyor Beirut, seni beklettiğim için gerçekten çok üzgünüm.” Genç adamın beni affetmesini dilerken, bir yandan da oyun başlamadan büyük bir deprem yaratması için Tanrı’ya yalvarıyordum.


En son Aphra Avichayil tarafından Paz Şub. 12, 2012 8:08 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bradley Bristow
Cambridge I. Sınıf | Sanat Tarihi
Cambridge I. Sınıf | Sanat Tarihi
Bradley Bristow


Mesaj Sayısı : 29

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePtsi Şub. 06, 2012 2:36 pm

Kafamı zonklatan elektro pop şarkıyı artık birinin kapatması için bağırmak üzere yatakta doğrulunca yalnız olduğumu hatırladım. Robbie ve Darcey'nin öbür geceki bağış organizasyonuna gitmediğim için söylenmeleri saatlerce sürmüştü. Robbie'ye onu o ucuz otelin önünde kırmızı saçlı kızla gördüğümü, yani annemi aldattığını bildiğimi açıkça belli etmeme rağmen ıslarla benim ne kadar sorumsuz bir "evlat" olduğumdan yakınıp duruyordu. Kuruldaki işini bana bırakamazmış falan filan, sanki üniversiteyi bitirir bitirmez -tabi bitirebilirsem- eşyalarımı toparlayıp İngiltere'den kaçacağımı bilmiyormuş gibi. Maya'dan gizlice eve gelip ortalığı toparlamasını rica ettiğimi hatırlıyordum. Çocukluğumdan beri evi çekip çeviren asıl kadın O'ydu ve akıllılık edip ebeveynlerime karşı takındığım tavrı ona karşı takınmamıştım. Kafam bu kadar dumanlı olduğundan mı daireyi ilk kez bu kadar temiz görüyorum sorusunun cevabını hatırlayınca yataktan indim ve duşa yöneldim. Kafam o kadar atmıştı ki daha bu saatte bir kaç elliliği yuvarlayıp üzerine gereğinden fazla otlu sigaralarımdan içmiştim. Tam duşa girmeden bir pizza söylemek için telefonu elime aldığımda bir mesaj geldi. Gözlerimi kısarak bana bir hayli bulanık gören yazıyı okumaya çalıştım. Ah, Meg, lise boyunca yalnızca işim düştüğünde konuştuğum ve aslına bakılırsa bir daha işimin düşmeyeceğini bilsem bir daha konuşmayacağım bir kız. Belki de şu popülerlik takıntıları yüzünden, beni korkutuyor. Şişe çevirmece mi? Şimdiye dek lisede kalmış olmalıydı ama durup düşününce Meg'in hayli güzel arkadaşları olduğunu ve gitmenin sadece kablolu yayının olduğu televizyonu izleyip pizza yemekten daha iyi olacağını düşündüm. Hem biraz ayılmak hem de üzerime sinmiş bira ve sigara kokusundan kurtulmak için hızlı bir duş aldım ve temiz bir tişörtle kot pantolonu üzerime geçirdim. Çıkmadan önce son anda kendi sigaralarımı sıradan bir Marlboro paketine doldurup arka cebime attım.

Yarım saat sonra evin kapısındaydım. İçeriye girerken Meg'e yanlızca başımla selam verip hemen bu gece için hazırlanmış salona göz gezdirdim. İçeridekilere bakılırsa iyi bir seçim yapmıştım.

dün girebilme şansım olmadı sıra bana kalınca baya beklemiş kötü hissettim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seoirse Rowan
Westminster IV. Sınıf
Westminster IV. Sınıf
Seoirse Rowan


Mesaj Sayısı : 100
Nerden : Hayallerinin peşinden.

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePtsi Şub. 06, 2012 3:09 pm

Saçlarımı kuruttuktan sonra, saate bakmak için telefonu elime alıyorum. Bir mesaj var. Sabahın 9undaki bu mesaj da ne böyle. Açmamla beraber, dudaklarımın kenarlarının kıvrılması bir oluyor. Bir parti! Ne kadar güzel. Hemen odama geçiyorum ve üzerimdeki pijamamsı şeyleri bir kenara fırlatıp aynanın karşısındaki yerimi alıyorum. Bu parti benim için güzel bir kafa dağıtma kaynağı. İçmeye sabahtan başlaşam da zaten bir şey fark etmez. Ayılınca hatırlayacak bir sürü anım oluyor nede olsa. Gri şortumu ayağıma geçirip, üzerine de beyaz straplezimi üzerime geçiriyorum. Onun üzerineyse altın sarısı delikli boleromu giyiyorum. -Sabah dediysek te üzerime hırka tarzı bir şey almadan evden adım bile atmam. – Ayakkabı olarak ise beyaz şeritli apartman topuklu ayakkabılarımı giyiyorum. Tırnaklarımda olan sarı ojelerle her ne kadar tezatlık oluştursa da üzerimdeki kıyafetler, benim için sorun değil. Ben tezatlıklar yaratmayı ve yeri geldiğinde rüküş olmayı da seviyorum. Eh, hayat tarzı işte. Sarı saçlarımaysa kahverengi bir fuları doluyorum bandana tarzında. Dudaklarıma da hafif bir pembe ruj sürdükten sonra her şey tamamdı. Evet, işte hazırım. Gri çantamı kaptığım gibi evden çıktım.

Verilen adrese vardığımda, saat çok ta erken değildi. Belki üç beş kişi anca gelmiştir. Diye düşünüyorum. Kapının ziline bastığımda, karşıma sarı saçlarını at kuyruğu yapmış hoş bir kız çıkıyor. Gülümsüyorum. “Umarım geç kalmamışımdır.” İçeriye geçiyorum. Salonun ortasında duran renkli minderler ve birkaç kişi var. Bazılarının simaları tanıdık geliyor bana. Bazılarıysa daha önce hiç görmedim. Aman! Kimin umurunda? Nasıl olsa tanışacağız. Boş minderlerden bir tanesine çöküyorum. “Ben Seoirse.” Diyorum ortaya. “Başka kimse gelmeyecekse, başlayalım. Bu arada içeride sigara içebiliyor muyuz?”


Geç olduysa kusura bakmayın. Anca vaktim oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Meg Margold
Oxford I. Sınıf | Yeni Medya
 Oxford I. Sınıf | Yeni Medya
Meg Margold


Mesaj Sayısı : 146

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimePtsi Şub. 06, 2012 8:44 pm

Herkesi güler yüzle karşılamış, yerlerini göstermişti. Hemen hemen herkes serbest bir şekilde gelmişti. Ayaklarında tekerlek olan bira masasını yanlarına doğru çekmeye başladı. Herkese uzattığı bira şişelerinin ardından boş bir şişe aldı eline. "Herkes yerlerini aldığına göre çeviriyorum. İtiraz istemem. Sorulan sorular cevaplanacak ve yanıtlanacak. Üst üste en fazla üç defa doğruluk diyebilirsiniz." Cümlesinin ardından hafifçe gülüp kendisi de dahil olmak üzere on bir kişinin yuvarlak oluşturduğu yerin ortasına serilmiş beyaz, kaygan bir muşambanın üzerine koydu şişeyi. Hızlı bir şekilde çevirmesiyle birlikte şişenin durmasını bekledi.

Rp sırası
Cevaplayan: William "doğruluk" veya "cesaretlik" diyecek
Soran: Bradley sorusunu soracak
Cevaplayan: William cevap verecek şişeyi çeviriciiz.
Böyle gidecek yani. Bilgi olsun dedim *-*


Son bir kez hatırlatma. Cevaplayan taraf şişeyi çevirecek. Ben mesajı editleyip şaaparım. Muç muç.
edit büdüt: Kısa yazıyoruz unutmayın. Yani 5 satır falan yeterli. Bunun dışında önce cevaplayan adam "doğruluk" mu "cesaretlik" mi söylesin, sonra soran sorusunu sorsun, sonra tekrar cevaplayan. Hadi canlarım. Oyş.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Moore
London Central IV. Sınıf
London Central IV. Sınıf
William Moore


Mesaj Sayısı : 199

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeSalı Şub. 07, 2012 2:53 pm

Şişe dönüyor, ben de şişenin durmasını bekliyordum. Tanrım, kaç sene oldu? En son küçük bir çocuktum ve cevaplarımız 'çilekli bonibon' gibi saçma şeyler oluyordu. Buradaki herkes bu oyun için fazla yetişkin duruyor. Simon'ın suratını dağıtmak hayati bir mesele oldu artık, kendimi rezil etmemem büyük bir şans olur. Ben bunu düşünürken şişe yavaşlıyor ve kalbim gibi duruyor. Hasiktir, şişenin bir ucu beni gösteriyor. Diğer ucundaki çocuğu tanımıyorum ama cevaplayan kısım olduğuma göre o beni tanıyacak. Sorusuna "Doğruluk." diyerek cevap veriyorum. İlk seferde cesaret diyecek kadar delirmedim. Umarım cevap verebileceğim bir şey olur. Niye yaptığım bir şey yüzünden müdürün odasına çağırılmışım gibi hissediyorum ki? William, oğlum, sakin ol. Biri gitti, geriye iki doğruluk kaldı. Onların çabuk bitmemesini ve cesaret seçeneği konusunda fazla yaratıcı olmamalarını diliyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://asosyalmonologlari.tumblr.com/
Bradley Bristow
Cambridge I. Sınıf | Sanat Tarihi
Cambridge I. Sınıf | Sanat Tarihi
Bradley Bristow


Mesaj Sayısı : 29

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeSalı Şub. 07, 2012 6:20 pm

Meg'in uzattığı bira şişesini alıp masanın etrafındaki sandalyelerden biri çekip oturdum. Cidden "şişe çevirmece" oynamaya başlıyorduk yani? Kafamı kaldırıp masanın etrafına dizilenlere bakıyorum. Bana soru soran olursa doğruluğumu cesaretimi seçerim bilmiyorum ama asıl sorun burada tanımadığım simalardan birine soru sormak zorunda kalırsam ve doğruluk derse, onları rezil edecek türden bir soru bulamayacak olmam. Neyseki artık geleneksel sayılan sorular var. Meg masanın üzerine yerleştirdiği boş şişeyi çeviriyor ve ben iki ucununda bir kıza gelmesini umut ediyorum; hiçte fena olmazdı. Ne yazık ki şişenin bir ucu beni, bir ucu tanımadığım bir çocuğu gösteriyor. Çocuk doğruluğu seçince biramdan büyük bir yudum alıyorum. "Bu odada kimi bece- yani kiminle yatmayı seçerdin, kız ya da erkek, seni sınırlamayalım." diyorum pis pis sırıtarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
William Moore
London Central IV. Sınıf
London Central IV. Sınıf
William Moore


Mesaj Sayısı : 199

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeSalı Şub. 07, 2012 7:24 pm

Uv klasik. Bu sorunun bol kıkırtılar eşliğinde 'bu odadaki hangi kızı öperdin?' şeklinde geldiği zamanları hatırlıyorum, öpmek kelimesinin eyleminden daha utanç verici olduğu yaşlardaydı. Biraz haince bir soru doğrusu, odadaki kimseyi tanımadığımı düşünürsek yanlış anlaşılmalara sebep olacak cinsten. Kendi arkadaşlarımla olsam 'Fred' der, Fred'e yapılabilecek türlü gay şakalarıyla sıramı savardım ama bunu burada yapamayacağımı biliyorum. Gülümseme eşliğinde gözlerimi kaçırdıktan sonra hepsini süzüyorum. Hepsi deme seçeneğim yok sanırım. "Bilmiyorum dostum sen de fena değilsin. Yalakalık için söylemiyorum ama seçmesi çok zor, şey, sen ya da sen." Siyah saçlı renkli gözlü bir kız var gösterdiklerim arasında, diğeri de sarışın yine renkli gözlü, barbie hatlarına sahip bir kız, odanın kalanına göre çok daha çocuksu duruyor. "Tamam mı, kurtuldum mu?" Göz kırpıp güldükten sonra şişeyi çeviriyorum. Şişe önce bocalasa da dönüyor ve gözler yeniden dönen şişeye sabitleniyor.

Soran: Seoirse Rowan
Cevaplayan: Clementine Crandal
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://asosyalmonologlari.tumblr.com/
Clementine Crandal
Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro ve Dramatik Sanatlar
 Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro ve Dramatik Sanatlar
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 531

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeSalı Şub. 07, 2012 8:48 pm

Şişenin dönüşünü izlemek kesinlikle şişe çevirmece oynamaktan daha iyiydi Clem için. Dönüp durdukça heyecan yaratıyordu en azından. Sorulabilecek soruların çeşidini düşününce o kısımda bir aksiyon olacağını sanmıyordu çünkü. Belki çok yaratıcı, çok zorlama sorular sorulursa, bilemeyecekti. Ama genel olarak bu oyunu ilk oynadığı yaştan sonra pek geliştiğine tanık olduğunu hatırlamıyordu. Şu çocuğun 'sen ya da sen'ine güldükten sonra nasılsa bana sıra gelmez diyerek yerinden kalktı ve hazırlanan masaya ilerleyerek iki içki aldı. Yerine dönerken grubun sessizleştiğini ve bir soru sorulmadığını fark edince elindeki bardaklardan birini Evie'ye uzattı ve şişenin nerede durduğuna baktı. Evie'nin yüzündeki aptal sırıtmayı gördüğünde anlamalıydı gerçi, ya da Adam'ın ilgilenen bakışlarını. Geleceğinin kehanet ya da geleceği söyleyen bir takım saçma şeylerde olmadığını anlamıştı çoktan. Yerine oturup soruyu soracak kıza kaldırdı bakışlarını. Düşününce buradaki insanların çoğunu tanıyordu, çoğu da ne sormaları gerektiğini ya da nereden pislik yapabileceklerini iyi biliyor gibi bakıyorlardı suratına. Ama yeni tanıştığı birinin kendisiyle ilgili ne merak ediyor olabileceğini duymak istediğini fark etti ve mırıldandı. "Eh, doğruluk olsun. Baştan gerilimi arttırmayalım." İçkisini yudumladı ve sorulacak soruyu beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seoirse Rowan
Westminster IV. Sınıf
Westminster IV. Sınıf
Seoirse Rowan


Mesaj Sayısı : 100
Nerden : Hayallerinin peşinden.

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeÇarş. Şub. 08, 2012 5:20 pm

Sorulan sorunun ardından sırıttım ve çantamdan sigaramla çakmağımı çıkarttım. Paketin içinden bir tane çekip, dudaklarıma götürdüm ve üzerinde köpek resmi olan çakmağımla yaktım. Bir nefes çektikten sonra içime, zehir her yanıma işledi ve duman olarak burnumdan geri çıktı. Ayağa kalkıp yan tarafta duran masanın üzerinden bir bira kaptığım gibi tekrar yerime oturdum. Gözler üzerime dikilmişti. Ne olduğunu, yerde soru sorması gereken kısım beni gösterdiği zaman anladım. Karşımdaki kıza baktım ve sırıttım. “Demek doğruluk diyorsun.” Elimdeki biradan bir yudum daha aldım ve hafifçe boğazımı temizleyip sorumu sordum. “En son ne zaman kendini tatmin ettin canım? Bir erkekle ya da parmağınla.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro ve Dramatik Sanatlar
 Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro ve Dramatik Sanatlar
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 531

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeÇarş. Şub. 08, 2012 5:57 pm

Kendinden emin, sorulabilecek en kötü soru ne olabilir ki mantığında gayet rahat aldığı yudum gülerken boğazına takılınca bir süre kalakalmış, karşısındaki kızdan bunu beklemediğini de açıkca ortaya koymuştu. Odada bu yanıtı merak eden arkadaşlarının yüzlerindeki sinsi gülümsemeyi görebilirken sorudan kaçma ihtimalini bu çembere oturarak elediğini fark edince soruyu düşündü bir an için. Uzun bir sessizlik oluşmasa da, duraksadığı birkaç saniyelik, belki on, süre içinde Adam'ın az önce ilgi dolu bakışlarının başka bir duyguyla dolduğunu görebiliyor, ancak o duygunun ne olduğunu çözemiyordu, Evie ve Meg'se durumdan oldukça eğlendikleri belli, Evie daha sonra uzun süre bununla ilgili sorular soracağının sinyallerini çoktan açık etmiş, Meg Clem'e 'bak ne güzel insanlar çağırıyorum, çok eğlenceliler, çok yaratıcılar' dercesine kaş göz yapıyor ve bütün bunların arasında Francie benden sonra biriyle birlikte olmuş olamazsın diye gevezelik ediyordu. Bütün bu zevzekliği susturabilmek için soruyu tekrar gözden geçirdi ve kendisi için uygun olan kısmı çekip aldı aradan. "İngiltere'ye gelmeden önce diyebiliriz, bir erkekle. Ki bu da iki aylık bir zaman diliminden biraz öncesine denk geliyor." Kast ettiği kişinin Thomas olduğunu bilecek tek kişinin Evie olduğunu bildiğinden daha fazla gereksiz detay verme ihtiyacı hissetmeyerek ortada duran şişeyi çevirdi.

*asırlar sonra gelen edit
bknz. 13212-1718
O rpdeki 'iki ay' kısmını rpye Alex geldiğinden dört ay gibi düşünün, zaman kavramı değişti çünkü Alex'le Clem'in İngiltere'ye gelişi arasında bir buçuk ay kadar bir süre var falan, öyle yani.*


Soran: Evelyn C. Zamora
Cevaplayan: Adam Brent


En son Clementine Crandal tarafından Ptsi Şub. 13, 2012 3:18 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
Oxford I. Sınıf | Resim
 Oxford I. Sınıf | Resim
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 573
Nerden : NY

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeÇarş. Şub. 08, 2012 6:46 pm

"Parti şahane, gelmek istersen..." Alex devamı sessizce okudu, mesajı okurken sadece gözleri hareket etmişti. Clem de var diyor ve adres veriyordu Evie. Evie, Clem ve birileri, ama Evie ve Clem de oradaydı, bu da Alex'in pek kaçırmaya gönüllü olmadığı bir şeydi. Adrese tekrar baktı, tanıdık değildi ama bulamayacağı bir şey de değildi. Mayfair zaten Evie'lerin eve yakındı, geriye sempatik bir ifadeyle sormak kalıyordu. Çocuk oyuncağı. Bir sigaralık mesafedeydi ev. Birkaç kişinin yarım yamalak tarifleri sonrasında doğru yere geldiğine emindi -kısmen. Kapıyı yavaşça çaldı, bir başkası olsa davetsiz bir eve gelmeye utanabilirdi ama Alex neredeyse her yere davetsiz giderdi. Neredeyse kelimesi fazlalık gibiydi hatta. Kapıyı tanıdık bir yüz açtı, Meg. Oxford büyük bir yer gibi geliyordu ama sosyal bir insan için insanları tanımak maksimum bir hafta sürerdi. "Meg." dedi selam verircesine. "Gelebilir miyim? Beni içeri almazsan davet edilmediğim bir parti olduğu gerekçesiyle şu sokakta gezinen atlı polislerden birine gideceğim." Meg Alex'e s.ktirip gitmesini söylemedi, belki de henüz yatmadıklarından, Alex içeri girerken yarım ağız teşekkür etti. Herkes oradaydı işte, Clem, Evie, tanıdık birkaç yüz daha. Ve şişe. Gerçekten mi? Şişe çevirmece oynuyorlardı. Alex yamuk bir gülümseme ile sözcüklerini yutup araya sıkıştı. Şişe Evie ve şey, kimdi ki o diğeri? "Beni görmezden gelip devam edin lütfen. Kaçırdıklarımı sonra öğrenirim." William'a kaşlarıyla selam verdi, Clem'e göz kırptı. Evie'ye de merhaba diyebilirdi ama kız daha çok şişe ile ilgiliydi.


En son Alex Mclain tarafından Cuma Şub. 10, 2012 8:31 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vladimir Chivas
Oxford I. Sınıf | Ticaret
 Oxford I. Sınıf | Ticaret
Vladimir Chivas


Mesaj Sayısı : 62

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeÇarş. Şub. 08, 2012 6:53 pm

Bir iki saat öncesine kadar, sabahtan başlamıştı Vladimir Meggy'i aramaya. Fakat kız her zamanki gibi meşguldü ve o telefon yine açılmıyordu. Her zamanki gibi kızın dışarılarda bir yerlerde olduğunu tahmin etse bile evine gitmek için yanındaki arkadaşlarından izin istiyordu Vladimir. Viskisinin son yudumu da boğazını yakıp geçtikten sonra hızlıca ayağa kalkmıştı. Brandon, " Hayır Vlad. Hiç bir yere gidemezsin. Daha yeni başladık." diyordu. Yeni başlamalarına rağmen çocuk çoktan kafayı bulmuştu. Gerçi bunu anlamak için elinde tuttuğu sadece çeyreği dolu olan şişeye bakmak da yetiyordu. Bir şişe ona özel verilmiş gibiydi. Diğer kalan şişe ise masadaki 3 kişi içindi. Brandon dışında, iki erkek ve bir de kız vardı masada. Adını öğrenmek için uğraşmadığı kızın keskin bakışları Vladimir'in üzerinde olsa da elleri, dudakları sürekli Achille'de idi. Vladimir, Brandon'un kayık konuşmasına güldükten sonra çocuğun omzuna dokunarak "Daha sonra devam ederiz. Ufak bir işim var." demişti. Brandon, Vladimir'in gözlerine bakıp kafasını salladıktan sonra ölmüş gibi başını daha fazla taşıyamamıştı. Uyuyakalmış bile olabilirdi. Vladimir masadan uzaklaşarak attığı üç dört adımdan sonra Achille alaycı bir ses tonuyla "Sabahtan beri telefonla uğraşıyordun zaten. Yine sürtüğünün yanına mı gideceksin?" demişti. Vladimir, suratına yerleştirdiği iğneleyici ifadeyle arkasında konuşan çocuğa döndü ve " Eğer bir sürtükle zaman geçirmek istesem yanındakini tercih ederdim dostum." dedi. Achille, bozguna uğraşmış gibi yanındaki kıza bakıp kolunu kızın omzundan çekmekle meşgulken Vladimir çoktan mekandan ayrılmıştı.

Bir ara Achille ile adam akıllı konuşması gerektiğini düşünüyordu Vladimir yol boyunca. Aklından çıkmayan bir soru da Meggy için ilk kez böyle bir kelime kullanmasıydı. Bir şeyler mi oluyordu, yoksa Achille, Meggy sürekli Vladimir'in hayatını meşgul ettiği için mi böyle demişti? Sorular ve aslı olmayan bir çok cevap aklında uçuşuyordu çocuğun. Sonunda geldiği yer ise Mayfair idi. Derin bir nefes alıp of çektikten sonra arabasını Meggy'lerin binasının girişine bırakmıştı. Araba üzerindeki anahtarla beraber bir yere park edilmek üzere beklerken Vladimir, Meggy'nin arabasını görmüştü. Demek ki kız evindeydi. Neyse ki ilk kez şaşmamıştı tahmini. Hızlı olup bir an önce kapılarını çalmıştı Vladimir. Meggy'i üzerindeki eve göre fazla şık olan elbiseyle gördüğünde ıslık çalmıştı. Suratındaki gülümsemeye engel olmayarak içeri girmişti ve "Yeni pijamaların mı?" diye kıza takılmıştı. Meg'in arkasında kalan salondan gelen sesleri fark edince ise yüzündeki gülümseme silinmiş ve birden tereddüte düşmüştü genç. "Hoş buldum." dedikten sonra salona hızlı adımlarla ilerlemişti. Yerde dizilmiş uslu çocuklar gibi oturanları görünce ufak bir kahkaha atıp "Bensiz olmazdı biliyorum." demişti. Vladimir'in bu sinir bozucu hareketlerinden hoşlanan tek bir kişi olamazdı herhalde şu ortamda. İnsanlar minderler üzerine otururken Vladimir hemen boş kalan bir tekli koltuğa yerlermiş ve onları incelemeye başlamıştı. Fakat yere oturmaması oyuna dahil olmadığını göstermiyordu. "Oyundayım gençler!" Gözleri tek tek şişenin etrafına toplanmış insanları süzerken birinde takılı kalmıştı. Evelyn. Bu kız çok güzeldi. Bir ucu kendisine gelecek olan şişeyi beklerken gözlerini Evelyn'den alamıyordu.


Sonunda kendimi kurguya dahil edebildim sanırım. ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adam Brent
Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro
 Royal Academy of Dramatic Art I. Sınıf | Tiyatro
Adam Brent


Mesaj Sayısı : 35

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeCuma Şub. 10, 2012 6:12 pm

İki ay önce birisiyle mi yatmıştı? İki ay önce hem de. Çok uzak bir zaman da değildi. İngiltere'ye gelmeden önce olduğuna göre eski sevgilisi olabilirdi, eğer varsa. Bir anda sinir olduğumu hissettim, sonra elini şişeye koydu. Tangerine şişeyi çevirdiğinde herkes şişeye gözlerini dikmiş bakıyordu. Olabilecek her türlü ihtimali aklından geçiren bir insan topluluğu, hem birbirlerini tanımıyorlardı bile. Şişe yavaşladı ve durdu. Bir ucu beni gösteriyordu, diğer ucuysa heyecandan gülmeden duramayan Evie'yi. Tanrım, başıma neler geleceğine dair bir sürü şey düşündüm, sonuçta bu Evie'ydi. Sağı solu belli olmayan çılgın bir kızdı, aklından neler geçtiğini kimse bilemezdi ve onun aklında olup bitenler çok karmaşık, bir o kadar da deliceydi. Bu yüzden korkuyordum, neşeyle sorusunu sordu. Doğruluk demek istemedim çünkü az önce Tangerine'e sorulan soru tarzında sorulara cevap verebileceğimi sanmıyordum ve gerçekten buraya eğlenmeye geldiysek bunun da sözle olamayacağının farkındaydım, eylem adamıydım, söz adamı değil. “Cesaret.“ diye yanıtladığım sırada içeriye uzun saçları olan yakışıklı biri girdi, uzun keten paltosuyla havalı gözüküyordu. Bir çocuğa kaş göz yaptıktan sonra Tangerine'e dönerek göz kırptı, ne oluyordu? O da kimdi? Tangerine'e göz kırpamazdı, Tangerine benim süper kahramanımdı ve benim korumam altındaydı. Uzun saçlı, yakışıklı bir herifin değil. Onun ardından başka bir yapılı genç içeri girdi, bir anda gerildim. Evie'nin düşüncelerinden ve fikirlerinden daha çok tırsmıştım birden, sorabileceği soruları düşündükçe ve yüzündeki yaramaz ifadeyle gülüşünü gördükçe. Gerilmiş bir şekilde uzun saçlı çocuğa mutlu mutlu bakan Tangerine'in yanında Evie'nin kaderimi belirlemesini bekliyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Evelyn C. Zamora
Cambridge I. Sınıf | Fransız Dili ve Edebiyatı
Cambridge I. Sınıf | Fransız Dili ve Edebiyatı
Evelyn C. Zamora


Mesaj Sayısı : 123

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeCuma Şub. 10, 2012 6:59 pm

Cesaret, cesaret… DÜŞÜN EVIE! Şişe daha iyi gelemezdi, yani gelebilirdi, benimle ilgili olsaydı ama yani bu kadar da harika olamaz. Sakin olmalıyım ve o harika soruyu bulmalıyım. Adam, yani kesinlikle Clem'le ilgili bir şey isteyeceğim kesin ve Alex'in de tam zamanında gelmesi harika oldu, gerçekten. Neyse ki bu sefer erkeğe benziyor. Yüzümdeki aptal gülümsemenin farkındayım çünkü LANET OLSUN heyecanlıyım tamam mı? Harika bir soru bulmalıyım, her şeyi halledecek bir soru, bir planın kilit parçası olan bir soru bulmalıyım. Öpüşmeli bir şeyler, yiyişmeli bir şeyler ama abartılmayacak bir şeyler. Elleşmeli bir şeyler bir de, tutkulu bir şeyler. Evet evet, yiyişmeli ve elleşmeli. YİYELLEŞMELİ. Aynen öyle. Hımm… Ben düşünürken herkes bana bakıyor, biliyorum ancak o mükemmel soruyu bulamazsam herkesi sabaha kadar bekletebilme olasılığım var. Adam'ın Alex'e attığı bakışları görebiliyorum, kıskandığı belli. Ancak birbirlerini daha tanımıyorlar, belki biraz tanıtmalı ve kıskandırmalıyız. Değil mi? Hahaha, kesinlikle öyle evet. “Cesaretliysen, Clementine'la herkesin gözü önünde… Imm, tam olarak 13 saniye boyunca yiyelleşeceksin. Hem de şu kanepede, böyle yatarmış gibi olur ya. Öyle.“ Herkesin gözleri büyüyor, sonra bakışlarını ikisine çeviriyorlar. Önce Adam'ın sonra Clem'in ve en son da Alex'in surat ifadelerine bakarak kahkaha atıyorum. Hepsi birden bana dönüyorlar, korkuyorum açıkçası, pis bir bakıştı attığınız, hiç hoş değil. Şişe çevirmece istediniz, şişe çevirmece böyle oynanır. “Yiyelleşmek, yiyişmek ve elleşmekten geliyor. Hani anlamadıysanız falan.“ Kıkırdıyorum, harika olacak. Alex kıskanacak, Adam mutlu olacak ve eğer planım istediğim gibi giderse Clementine da ikisi tarafından mutlu edilmiş olacak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
Oxford I. Sınıf | Resim
 Oxford I. Sınıf | Resim
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 573
Nerden : NY

Şişe Çevirmece Empty
MesajKonu: Geri: Şişe Çevirmece   Şişe Çevirmece Icon_minitimeCuma Şub. 10, 2012 8:39 pm

Cesaret diyen çocuğa baktı göz ucuyla. Ya oyunun sonlarına gelmişti ya da çocuk fazla, ımm, cesaretliydi. İki durumda da yeni gelen olmak iyiydi, gelir gelmez şişenin kendisini göstermesi hoş olmazdı. Evie ile bir saniyeliğine göz göze geldiler soru öncesinde. Ve Evie sorusunu sordu. Alex soruyu doğru duyup durmadığını sormamıştı, midesi iki büklüm oldu hayali bir yumruğun sebebiyle, Evie'den ayıramadığı gözleri büyüdü. Kan hiç vakit kaybetmeden ellerinden ve ayaklarından çekilip geriye berbat bir soğukluk bıraktı. Nasıl yaparsın sorusu kafasının içinde duvara çarpan tiz bir çığlık gibi yankılanırken bozuntuya vermemeye çalışarak paltosunu çıkardı ve kimseyle göz teması kurmadan cebindeki paketten bir sigara çıkartıp yaktı. İlgi kendi üzerinde olmadığından titreyen ellerinin fark edilmemesini umuyordu. İçinden tonlarca küfürü bilinçsizce Evie'ye savururken dişlerini sıktı ve yerinde oturup bozuntuya vermeme işine geri döndü, Evie bir erkek olsa o an aralarından biri telaşla 911'i arıyor olurdu. Oturup bekledi ve cesaret diyen çocuğun suratını tanınmaz hale getirmemek için iradesini zorladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Şişe Çevirmece
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki
 Similar topics
-
» Şişe Çevirmece

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
London Never Sleeps :: c i t y . o f . w e s t m i n s t e r :: Mayfair-
Buraya geçin: