Rusty

Rusty Lewis

Lejant gelecek de üşeniyorum o yüzden önce burası.
17 yaşında. Bournemouth'ta doğup orada büyüdü. Şimdi Rusty'nin asıl adı Russell. Herkes ona Rusty diyor, kendini bildi bileli değil. Küçükken bir ara paslı bir demirle elini kesip hastalık falan kapmıştı. Hatta o yüzden elinde bir yara izi bile var. Paslı, Rusty ilişkisi işte.

Londra'ya gelişini anlatayım kurgu ona göre çünkü. Şimdi Rusty biraz belalı bir tip. Yani böyle eski okulundayken kendi dövüş kulübünü kuruyordu. Felsefesiyle alakası yok tabii, bizimkinin amacı bahisçi olup para kazanmaktı. Bu yüzden birkaç kez yakalandığında kınamadır, uyarıdır alıp ailesinden de bir ton azar işitti. Çünkü ailesi son derece sıradan insanlar. Rusty de öyle bela çıkarmak için uğraşan bir tip değil. Sadece ne yaptığını düşünmüyor, eğlenmeye çalışıyor. En sonunda kafayı çekip okulun bilgisayarlarını çalıp satma işine girişti. Ama inkar ediyor bunu, çünkü kafası o kadar iyiydi ki göbeğine kadar açık ördek baskılı bir tişört giyiyordu bilgisayarları çalarken. Kameralardır, sürekli uyuyup Nacho yiyen güvenlik görevlisidir derken yakalandı. Ailesi de kıyameti kopardı tabii. “Ne yapıyorsun sen? Abin Kennard hiç senin gibi değil. Neden onu örnek almıyorsun? Biraz çeki düzen ver kendine. İleride ne yapacaksın?” Paparayı yedikten sonra ona düşünme süresi verdiler. Abisi Kennard – Kent- gibi olmak istemediği kesindi. Onca zaman çalışıp didinmişti Kent, sonunda iğrenç çizgili kravatlar takmaya zorlanıp bir şirkete kapanmıştı. Ne gerek vardı ki? Rusty'nin önü açıktı. Notları harika sayılmazdı ama kendisinin zeki olduğunu düşünüyordu. Belki de ergenliğin getirdiği bir düşünceydi bu. Bilmiyordu ki işte. Ailesine ne yapacağını bilmediğini söylediğinde önüne iki seçenek sunuldu.

Yatılı Okul vs DAYI
Ya yatılı okula ya da Londra'da yaşayan dayısının yanına gidecekti. Yatılı okul güzel bir seçenek gibiydi ama ailesinin onu psikopat tarikatlara üye olan bir yere göndermesini kaldıramazdı herhalde. O yüzden Marcus Anthony Pratt'in; yani Rusty'nin disiplinli, fazlasıyla katı bir dedektif olan dayısının yanına yerleşme fikri cazip gelmeye başladı. Adamı birkaç Noel'de görmüştü, onun dışında meşhur Noel cinayetleri yüzünden aile toplantılarına katılamayan bir adamdı Pratt. Yani o kadar çalışıyordu ki kıçını kaşıyacak zamanı yoktu. Rusty bir aya kalmadan dayısının yanına taşındı. Westminster Lisesi'nde ikinci sınıfın son iki ayını yaşadı. Sonra da tatil.

Şimdi Londra. Üç aydır Rusty'i tanıyorsun. Eh, hala onu istemediğini söyleyemezsin yani.

Aradıklarımıza gelelim.
1- Arkadaşlar olsun: Yeni çocuk gibi bir şey olsa da ortama ayak uydurmayı başarmıştır. Böyle çok sıkı fıkı olmasa da zamanını geçirebileceği, takılmaya çalışacağı, okul saatlerini zaman kaybı gibi hissetmeyeceği insanlara ihtiyacı var. Okul dışından da olur tabii, öyle sağda solda gezip duruyor çünkü. Evde oturunca dayısı ona sinir bozucu biri olduğunu söylediği için çıkıp geziyor.

2- Burada da uslanmıyor. Kendi çapında sokak dövüşleri yaratmaya çalışıyor, bulursa katılıyor. Bahis açıyor, para yatırıyor. Kendi kafasındaki insanlar arıyor yani.

3- Höğm, ergen sonuçta. Takılacağı, zaman geçireceği kızlar arıyoruz.

4- Bilemedim ya diğer kurgular olsun siz yazın ben ayak uydururum.
__________________________

Regina Doddle: Şu arkadaş kategorisinde. Bence Rusty'nin ağzı yüzü dağıldı bir gün. Regina da ona üzülüp pansuman yaptı.

William Moore: Şu kendi kafasında aradığı insanlardan. Feci eğleniyorlar bence birlikteyken, en azından kafaları rahat oluyor. Böyle arabaya atlayıp müzik açıp Peugeot reklamındaki gibi kafalarını ileri geri sallıyorlardır heheheh ay düşününce çok eğlendim. Neyse yaşasın Willie!

Delancey D. Blackborune: Rusty böyle Lance'e dibi düşerek bakıyor, harika güzel diye ama o kadar yani sarkma olayı falan yok. Ayrıca onun yanında rahat rahat konuşmayı seviyor, *Lance'in kurgusunu okudum oradan yola çıkıyorum yanlış bi şey varsa dürtersin *-* böyle Rusty bir şey dediğinde pat pat yüzüne söylemesi hoşuna gidiyor Lance'in.

*lejant gibi kullanmak burayı u.u*

Tamam biz konuştuk sen şey et Aylin.

Tememdir.

Arkadaşım eşek William Moore'u atıp gidiyorum ben. Aslında Pamela ile de kurgu bulabiliriz ya, o da lise çağında bir insancık işte.

Tamamdır William'ı konuşmuştuk zaten heheheh. Pamela'yı da düşünüyorum düşünüyorum *-*

"Yatılı Okul vs DAYI"
ahaha güldüm. o zaman arkadaş olsunlar lance ile. onun da manidar takma isimleri var.

Ya neden bazı karakterler çok güzel? Sonra ben üzülüyorum. Cidden. Neyse, kurguyu konuşalım demiştik, ondan damladım.

Aylöön gelişimi hisset, Chels diye bir hatun kişim var benim benim böyle acıcık deli dolu. Sürekli onun bunun eylemine filan katılır, cinsellikle alakası bile yoktur -ki bir 8 yıl daha böyle olacak- Uyumlu kızdır, eğlenir gezer coşar elbet. Bi de orada burada part time işlerde çalışıyor işte. Parasızlıktan değil, o an ne derneğinin kıçındaysa oraya daha fazla yardım yapabilmek için. Gelecekte arkeolog olicek. Gayet Rustycan ile yakın arkideş olabilirler benceğ *-*

Merhabalar Rasti gülüm.

şimdi Rachel böyle bişi:

Buna bağlı olarak da sadece arkadaş olabilir mesela. Rachel Rusty'yi sever sayar. Şöyle söyleyeyim, Rusty, Rachel'ın hayalarına tekme atmayacağı nadir oğlanlardan. Belki aralarında cinsi münasebet de oluyordur, Rusty'ye uyarsa. Zira Rachel baya bir insanla sürtmekte. Bunlara göre bir yerlere yerleştirirsin bu hanımkızımızı artıkın. *-*

@dora: şimdi konuşalım bunları ivit. rustyle tanışıyo olsunlar mııı yoksa olmasınlar mı? aynı okul ve dönemdeler o yüzden ismen biliyorlardır. aynı dersleri de alıyorlarsa mesela o zman muhabbet eder yani rusty. platonik bi şeyler olacak demiştik laylay. heyecanlıyım *-*

@selin: ya şimdi şöyle bi şey olsun mu? diyelim ki chelsea bi oyun dükkanında part time iş yapıyormuş ya da öyle bir şeyler sen seç. rusty de buna sarksın sonra baksın ki bu kız öyle değil geri bassın. takılsınlar *-*

@bırış!: senden çok büyük kurgular isteyebilirim christina diye ben ölürüm ayrıca karakterin kurgusunu da çok pis sevdim u.u ayarlayalım hadi nolur nolur *-*

Nasıl istersen öyle olur Aylin, hazır ve de nazırım kurgulara v.v
OLEY KURGU OLEY

Tanışıyor olmasınlar bence, yeni geldi zaten. Will okulu gezdiriyor ona falan. İngilizcesi sıfır ayrıca, nasıl muhabbet edecekler ki? "MERHABA BENİM ADIM DİDİ."

ya şimdi şey olsun mu bunlar takılsınlar böyle yatıp kalkarlar takılırlar *-* yaratıcılık damarım kurumuş benim valla u.u
zaten rusty feci rahat olur rachelın yanında böyle kafasını fıtı fıtı yapar sever. *-*

@dora: o zaman tanışmasınlar şimdi hıhım *-* platonik takılmalı yapıp tanıştırır mıyız dersin *-*

Didi biraz sakar, Rusty'yi gördüğünde dolap kapağına çarpmış olabilir. AHAHA, EVET ÖYLE OLSUN. Ondan sonra Rusty koşsun gelsin, "n'oluyo lan" edasında.

Her türlü gideri var Rasticim. Karakterler çok müsait, aklımıza gelirse başka şeyler, ekleriz sonradan u.u

Tamamdır bırış oley hehehe

Aylöön, kurguda değişiklik olmayacak lakin hatunun adı değişecek, tipi filan da değişti işte. Bence bu kurgu çoh güzel olaaar *-*

Tamamdır selin *-* böyle çok güzel olmuş bence chelsea heheh. ismi de güzel *-*

O zaman Röstü nabeeer? Hehe bunların rpsini yapalım bak, harbi yapalım, bayağı yapalım asdfgh

BEN DE REPE İSTİYOM. tabi müsaitsen, heheh *-*

Aynı lisedeler sonra Marion, William'ın eski sevgilisi olarak bilinir, hala arkadaşlar William ile. Rusty ile William takılırken belki Marion ile de tanışmış olabilir hani. -kurgueziğimona- bu şekilde resmen tanışmışda olabilirler zaten dediğim gibi aynı lisedeler Marion IV. sınıfta tabi. öyle yani.

Aynı okuldalar zaten ama kurguları olsun yani. Arada takıldığı kızlardan biri olabilir mesela. Nora sokakta şarkı söylerken falan Rusty dinlermiş falan. Neyse aklıma bir şey geldiği söylenemez sen bir bak Nora'ya.

Nora Jeanne Delacour demiş ki:

Kıvrak bir zekaya sahiptir. Ne ukalalığı vardır, ne kibri ne de başka herhangi bir özelliği. Son derece sıcak kanlı ve cana yakın bir insandır. Etrafında ki birçok insanla olan iletişimine değer verir. Güvenilir ve sabırlıdır. Ailesinin ona verdiği aşırı değerden ve kapan kısmasından dolayı kendine ait bir evde tek başına yaşamaktadır. Parasını sokakta şarkı söyleyerek kazanmaya çalışır. Westminster Lisesinde IV. sınıf öğrencidir. Bir nerd kadar olmasa da derslerine önem verir ve yüksek dereceler kazanmaya çalışır. İnsanların onun hakkında düşündüklerine pek önem vermez. Başkalarının düşüncelerine kulak asmaz ancak duyduklarını da kendi içinde değerlendirir. Tam olarak umursamaz değildir. Liseyi bitirdikten sonra RADA'da Müzikal Tiyatro bölümüne kapağı atmayı düşünüyor. Bir edebiyat dehasıdır. Kendine ait bir Grande Punto arabası vardır.

Nora hakkında daha fazlası burada.